Tehdit Suçu ve Cezası Nedir?
Suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığı’na veya kolluk makamlarına yapılabilir. Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikâyet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilir.
Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikâyette bulunulabilir. Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikâyet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilir.
İhbar veya şikâyet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir. Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikâyete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikâyetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur.
Şikayet hakkının hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için, şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların olması zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir.
Suç duyurusunda bulunulurken söz konusu suçun yasada sayılan maddi ve manevi unsurları değerlendirilmeli, suçun bütün unsurlarıyla ortaya çıktığına ilişkin iddialar maddeler halinde, gerçeğe uygun bir bütünlük içerisinde ortaya konmalı, kişisel değerlendirmelerden ve hukuki sorumluluk doğurabilecek ifadelerden kaçınılmalıdır.
Tehdit Suçu ve Cezası
Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur (5237 S. K. m. 106).
Tehdidin;
- Silahla,
- Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
- Birden fazla kişi tarafından birlikte,
- Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (5237 S. K. m. 106).
Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir (5237 S. K. m. 106).
Silahla Tehdit ve Hakaret Suçu Şikayet Dilekçesi Örneği
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
YAKINAN
|
:
|
……….
|
VEKİLİ
|
:
|
……….
|
ŞÜPHELİ
|
:
|
……….
|
SUÇ
|
:
|
Silahla Tehdit ve Hakaret Suçları
|
SUÇ TARİHİ
|
:
|
|
AÇIKLAMALAR :
1-) Müvekkilim … … … adresinde bulunan konutunda doğal gaz dönüşümü yaptırmak istemiş ve bu amaçla evde çalışmalara başlanmıştır. …/…/… tarihinde zemin karolarının kırılması sırasında çalışan hiltinin gürültüsünden rahatsız olan ve müvekkilin konutunun alt katında ikamet eden … … alt katın tavanına vurmuş ve bağırmış, bunun üzerine müvekkilim durumu anlatmak üzere … …’nin kapısına gitmiştir.
2-) Müvekkilim adabınca özür dileyerek çalışmanın iki gün içerisinde biteceğini anlatmaya çalışmışsa da şüpheli … … asabi davranışlarıyla ortamı germiştir. Karşılıklı bağrışmaya dönüşen tartışmanın ortasında şüpheli … … bir ara içeri girmiş ve hemen ardından elindeki bıçakla geri dönmüş, bıçağı müvekkilime doğrultarak “O makine bugün bir kez daha çalışırsa sonuçlarına katlanırsın! Sıkıyorsa çalıştır! Çalıştırmayan şerefsizdir! Sende o g.t var mı?!” şeklinde sözler sarfederek bağırmıştır. Olaya şüphelinin karşı komşusu … … ve eşi … … ile apartman kapıcısı … … de tanık olmuştur.
3-) Yukarıda anlattığımız oluşa göre müvekkilime karşı silahla tehdit ve hakaret suçlarını işlemiş bulunan … … hakkında şikayetçiyiz ve dava açılmasını talep etmekteyiz.
HUKUKİ NEDENLER : 5237 S. K. m. 106, 125 ve ilgili mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER : Tanık beyanları ve diğer deliller.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle şüphelinin müvekkilime karşı gerçekleştirmiş olduğu fiiller nedeniyle cezalandırılması için kamu davası açılmasına karar verilmesini saygıyla talep ederiz. ……….
Yakınan Vekili
Avukat Salih BİROL
Silahla Tehdit Suçu Şikayet Dilekçesi Örneği
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
YAKINAN
|
:
|
……….
|
VEKİLİ
|
:
|
……….
……….
|
ŞÜPHELİ
|
:
|
……….
|
SUÇ
|
:
|
Silahla Tehdit
|
SUÇ TARİHİ
|
:
|
…/../…
|
AÇIKLAMALAR :
1-) Müvekkilimiz … … … adresinde bulunan konutunda doğal gaz dönüşümü yaptırmak istemiş ve bu amaçla evde çalışmalara başlanmıştır. …/…/… tarihinde zemin karolarının kırılması sırasında çalışan hiltinin gürültüsünden rahatsız olan ve müvekkilin konutunun alt katında ikamet eden şüpheli … … ile tartışma yaşamıştır.
2-) Şüphelinin yaşanan bu tartışmanın gerçekleştiği akşam müvekkilimizin evinin önüne akşam …:… saatlerinde alkollü olarak gelerek müvekkilimiz ve aile fertlerine karşı olarak “bu gece seni öldüreceğim, bu gece hepinizi temizleyeceğim… Sıkıyorsa ondan sonra bir daha gürültü yap bakalım” gibi sözler söyleyerek önce tüfeği müvekkilimize doğru yöneltip, daha sonra da havaya doğru iki el ateş etmiştir.
3-) Yukarıda anlattığımız oluşa göre müvekkilimize karşı silahla tehdit işlemiş bulunan şüpheli … … hakkında belirtilen suçun oluşmuş bulunmasından dolayı şikayet dilekçesinin verilmesi zorunlu hale gelmiştir.
HUKUKİ NEDENLER : 5237 S. K. m. 106 ve ilgili mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER : Tanık beyanları ve diğer deliller.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle şüphelinin müvekkilimize karşı gerçekleştirmiş olduğu fiiller nedeniyle cezalandırılması için kamu davası açılmasına karar verilmesini saygıyla talep ederiz.
Yakınan Vekili
Avukat Salih BİROL
BKNZ.
4.CD 2011/4806 E. 2011/4935 K.
YCGK. 2010/4-199 E. 2010/249 K.
4.CD 2010/3999 E. 2010/5160 K.
4.CD 2010/15709 E. 2010/12345 K.|D1149|
Tehdit Suçu Yargıtay Kararı -1
T.C. YARGITAY, 4.Ceza Dairesi , Esas: 2011/4806, Karar: 2011/4935, Karar Tarihi: 12.04.201
TEHDİT SUÇU – EYLEMİN SİLAHLA YAPILMASI – SANIĞIN OLAY ÖNCESİ TARTIŞTIĞI MÜŞTEKİLERİN EVİNİN ÖNÜNE ALKOLLÜ GELMESİ – EN AĞIR CEZAYI GEREKTİREN SİLAHLI TEHDİT SUÇUNDAN DOLAYI MAHKUMİYET KARARI VERİLMESİ GEREĞİ
ÖZET: Sanığın olay öncesi tartıştığı müştekilerin evinin önüne akşam saatlerinde alkollü olarak gelerek müştekilere karşı <bu gece seni öldüreceğim, bu gece hepinizi temizleyeceğim> gibi sözler söyleyerek önce tüfeği müşteki N.’e doğru yöneltip, sonrada havaya doğru iki el ateş etmek suretiyle gerçekleştiği kabul edilen eyleminin, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla yakınana karşı işlenen zincirleme silahlı tehdit ve kuşku, kaygı, panik yaratacak şekilde silahla ateş etme suçlarını oluşturacağı ancak, en ağır cezayı gerektiren silahlı tehdit suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ve yasal olmayan hukuki nitelendirme ile silahlı tehdit ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilmesi bozmayı gerektirir.
(5237 S. K. m. 43, 44, 51, 106)
Dava ve Karar: Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanığın olay öncesi tartıştığı müştekilerin evinin önüne akşam saatlerinde alkollü olarak gelerek müştekilere karşı <bu gece seni öldüreceğim, bu gece hepinizi temizleyeceğim> gibi sözler söyleyerek önce tüfeği müşteki N.’e doğru yöneltip, sonrada havaya doğru iki el ateş etmek suretiyle gerçekleştiği kabul edilen eyleminin, TCY.’nın 106/2-a, 43/2. maddelerine uyan, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla yakınana karşı işlenen zincirleme silahlı tehdit ve kuşku, kaygı, panik yaratacak şekilde silahla ateş etme suçlarını oluşturacağı ancak, TCY.’nın 44. maddesi uyarınca en ağır cezayı gerektiren silahlı tehdit suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ve yasal olmayan hukuki nitelendirme ile silahlı tehdit ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilmesi,
2- Kabule göre de, sanık hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan kumlan hüküm yönünden;
Sanığın, 3 aydan fazla hapis cezasına ilişkin adli sicil kaydının bulunmaması karşısında, 5237 sayılı TCY.’nın 51. maddesinin uygulama olanağının, <sanığın yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık> ölçütüne göre değerlendirilip tartışılması gerekirken, suçun işleyiş biçimi, kişiliği, suç sebep ve saikleri, kastın yoğunluğu gibi yasal olmayan gerekçeyle hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi,
Sonuç: Yasaya aykırı ve sanık B.A. müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye kısmen aykırı olarak hükümlerin BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Tehdit Suçu Yargıtay Kararı -2
T.C. YARGITAY Ceza Genel Kurulu , Esas: 2010/4-199, Karar: 2010/249, Karar Tarihi: 07.12.2010
TEHDİT SUÇU – HÜKMÜN SANIĞA TEBLİĞİNİN GEÇERLİ OLUP OLMADIĞI – SANIĞIN ADRESİNİN ARAŞTIRILMASI İÇİN EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNE MÜZEKKERE YAZILMASI – MÜZEKKEREDE SANIĞIN SADECE İDDİANAMEDE BELİRTİLEN ADRES BİLGİLERİNE YER VERİLDİĞİ
ÖZET: Tebligat Yasası’nın 35. maddesi gereğince sanığa gerekçeli kararın tebliği, maddenin uygulanma koşulları bulunmadığından geçersiz olup, sanığın öğrenme üzerine yaptığı temyiz isteminin yasal süresinde yapıldığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
(5237 S. K. m. 43, 53, 62, 106) (5271 S. K. m. 37, 98, 199, 296) (4721 S. K. m. 19) (7201 S. K. m. 32, 35) (5490 S. K. m. 1) (Tebligat Tüzüğü m. 13) ……….
…….. TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay C. Başsavcılığı ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; hükmün sanığa tebliğinin geçerli olup olmadığı, buna bağlı olarak da, Özel Dairenin temyiz isteminin reddine ilişkin kararının onanmasına dair kararının isabetli bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Dosyanın incelenmesinde;
Sanığın kolluk görevlilerince beyanının saptandığı 13.06.2007 tarihli şüpheli ifade tutanağında;
İkamet adresinin, Dadaşkent E… Yapı Kooperatifi C Blok Kat:3, No:5 Erzurum; İş adresinin ise, Erzurum iş Merkezi K/1, No:53 Hikmet Kırtasiye Erzurum, şeklinde belirlendiği, ayrıca cep ve sabit telefon numaralarının da saptandığı,
İddianamede de bu tutanaktaki ikamet adresinin belirtildiği,
İddianame ve duruşma günü bilgilerini içeren davetiyenin belirtilen adrese tebliğ için gönderildiği, bu adrese giden posta görevlisince davetiyenin, <muhatabın gösterilen adreste tanınmadığı ve mahalle muhtarlığındaki kayıtlarda ismine rastlamadığının muhtarın vermiş olduğu tasdikli imzalı beyanından anlaşıldığı> açıklaması ile mahkemesine iade edildiği,
Mahkemece 07.07.2008 tarihli oturumda sanığın adresinin araştırılması için Erzurum Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı,
09.07.2008 tarihli adres araştırması için yazılan müzekkerede sanığın sadece iddianamede belirtilen adres bilgilerine yer verildiği, iş adresi ve telefon bilgilerine yer verilmediği,
Bu ara kararı gereğince sanığın adres araştırmasını yapan kolluk görevlileri M. C. ve Ö. S. tarafından düzenlenen 22.07.2008 günlü tutanakta: <E… Yapı Kooperatifi, C Blok Kat 3, No:5 sayılı yerde sanığın ikamet etmediği, adreste T. Ö. ve S. H. isimli şahısların ikamet ettiği, çevreden ve komşulardan sorulduğunda sanığın tanınmadığının …> belirtildiği,
Mahkemece 11.11.2008 tarihli duruşmada sanığın savunmasının tespiti için hakkında CYY’nın 199 ve 98. maddeleri gereğince yakalama emri çıkartıldığı,
Sanık hakkında çıkarılan yakalama emrinin 19.01.2009 günü infaz edildiği,. 19.01.2009 günü yakalanan sanık hakkında re’sen celse açılarak savunmasının saptandığı ve sanığın salı verilerek duruşmanın 26.02.2009 gününe bırakıldığı,
Sanığın savunmasının saptandığı 19.01.2009 günlü duruşmada, yine adresinin E… Yapı Kooperatifi, C Blok, Kat 3, No: 5 Dadaşkent/ Erzurum olarak tutanağa geçirildiği,
26.02.2009 günü ise sanığın yokluğunda karar verilerek, gerekçeli kararın yine bu adrese tebliğe çıkarıldığı,
24.04.2009 günü bu adrese giden Posta Dağıtıcısı tarafından, tebligat mazbatasına <Gösterilen adreste muhatabın tanınmadığı, D. A. H.’nun sözlü beyanıyla anlaşılmış ilgili mahalle muhtarlığında kaydı olmadığı …> gerekçesiyle tebligat evrakını n mahkemesine iade edildiği,
Mahkemece bu kez aynı adrese 7201 sayılı Tebligat Yasasının 35. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğe çıkarıldığı, tebligat görevlisinin 16.05.2009 günü bu adresin kapısına tebligat evrakını yapıştırarak tebliğ işlemini gerçekleştirdiği,
Hükmün 26.05.2009 tarihinde kesinleştirilerek 27.05.2009 tarihinde infaza gönderildiği,
Sanığın 03.08.2009, 12.10.2009 tarihli dilekçelerine Yakutiye Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğünden almış olduğu <Yerleşim Yeri ve Diğer Adres Belgesi> başlıklı belgeleri sunduğu, bu belgelerden Sanığın Erzurum, Aziziye İlçesi, A… Mahallesi, E… Sokak, Dış Kapı No: 4, Kapı No: 6 sayılı yerde oturduğu bilgilerine yer verildiği, sanığın hükmün kendisine tebliğ edilmediğini belirterek, temyiz istemi ve infazın durdurulması talebinde bulunduğu,
Sanığın temyiz isteminin Erzurum 2. Asliye Ceza Mahkemesince 28.09.2009 gün ve 412-130 sayı ile, 5271 sayılı CYY’nın 296/1. maddesi uyarınca red edildiği, sanığa 09.10.2009 tarihinde tebliğ edilen red kararının da sanık tarafından yasal süresi içinde 12.10.2009 tarihinde temyiz edildiği, Özel Dairece yapılan incelemede, temyiz isteminin reddine ilişkin kararın onandığı, anlaşılmaktadır.
<Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti> başlığını taşıyan 7201 sayılı Tebligat Yasası’nın 35. maddesi; <Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır.
Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır> hükmünü taşımaktadır.
Tebligat Yasası’nın 35. maddesinin 1, 2 ve 3. fıkraları uyarınca yapılan tebliğin geçerli olabilmesi için, ilgilinin kendisine veya adına tebliğ yapılabilecek kimselere bu adreste yasanın gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olması, ilgilinin adresini değiştirmesine karşın yeni adresini yargı yerine bildirmemesi ve yeni adresin tebliğ memurunca da tespit edilememesi gerekmektedir.
Somut olayda, sanığın soruşturma aşamasında saptanan <E… Yapı Kooperatifi, C Blok Kat 3, No: 5 Dadaşkent/Erzurum> adresinde kendisine hiçbir tebliğ yapılmamış olup, sanığın bu adreste ikamet etmediği, duruşma davetiyesine ilişkin tebliğ belgesine verilen yanıt, kolluk görevlileri M. C. ve Ö. S. tarafından düzenlenen 22.07.2008 tarihli tutanak ve 24.04.2009 tarihli tebligat mazbatasına verilen meşruhatla sabittir. Bu itibarla 16.05.2009 tarihinde yapılan tebliği 7201 sayılı Tebligat Yasasının 35. maddesinin 1, 2 ve 3. fıkraları kapsamında geçerli saymak olanaksızdır.
Sanığın savunmasının saptandığı 19.01.2009 günlü oturumda adresi, <E… Yapı Kooperatifi, C Blok, Kat 3, No: 5 Dadaşkent/Erzurum> olarak saptanmış ise de, bu belirleme 7201 sayılı Yasanın 35. maddesinin 4. fıkrası kapsamında kabul edilemez, zira sanığın saptanan bu adreste ikamet etmediği daha önceden yapılan araştırma ile sabittir. Nitekim mahkemece de, bu adreste sanığa tebliğ yapılamaması nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkarılarak, savunması saptanabilmiştir. Hal böyle iken tutanaktaki bu beyanın sehven yazıldığının kabulünde zorunluluk bulunduğundan, 7201 sayılı Tebligat Yasasının 35/4. maddesi hükmünün de somut olayda uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Görüldüğü gibi 7201 sayılı Tebligat Yasası’nın 35. maddesi gereğince sanığa gerekçeli kararın tebliği, maddenin uygulanma koşulları bulunmadığından geçersiz olup, sanığın öğrenme üzerine yaptığı temyiz isteminin, aynı Yasanın 32. maddesi gereğince yasal süresinde yapıldığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla Yerel Mahkemece temyiz isteminin reddine ilişkin verilen karar ile bu kararı onayan Özel Daire ilamı isabetsiz olup, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 23.06.2010 gün ve 12215-12321 sayılı, temyiz isteminin reddine ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına ilişkin kararının kaldırılmasına, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Kurul Üyesi, yapılan tebliğin yasaya uygun olduğu gerekçesi ile itirazın reddi yönünde oy kullanmışlardır.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 23.06.2010 gün ve 12215-12321 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.12.2010 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.
Tehdit Suçu Yargıtay Kararı -3
T.C. YARGITAY, 4.Ceza Dairesi, Esas: 2010/3999, Karar: 2010/5160, Karar Tarihi: 24.03.2010
SİLAHLA TEHDİT SUÇU – HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARINA KARŞI İTİRAZ YASA YOLUNUN ÖNGÖRÜLDÜĞÜ – DENETİM YETKİSİNİN YALNIZCA KOŞULLARIN İNCELENMESİYLE SINIRLI OLDUĞU – MAHKEMELERİN KENDİLİĞİNDEN YARGILAMA YAPAMAYACAKLARI
ÖZET: Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yasa yolu öngörülmüş ve bu nedenle itirazı incelemekle görevli merciin denetim yetkisinin yalnızca bu karara ilişkin objektif ve sübjektif koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemekle sınırlı bulunduğu kabul edilmekte ise de, hukuk sistemimizde, bir ceza uyuşmazlığının mahkemenin önüne cumhuriyet savcılığınca düzenlenen iddianame ile veya kanunlarca yetkili kılınan merciin kararıyla getirilmesi zorunlu bulunup, mahkemelerin kendiliğinden bir iddia ile ilgili olarak yargılama yetkisinin bulunamayacağı ve hükmün ancak iddianamede gösterilen fiil hakkında verilebileceği gözetilmeksizin, dava açılmayan eylem hakkında mahkumiyete ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi, bozmayı gerektirmiştir.
(5237 S. K. m. 62, 106) (5271 S. K. m. 225, 231, 309) (5560 S. K. m. 23)
Dava: Silahla tehdit suçundan sanık S’un 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a, 62/1-2. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/6. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 5 yıl süre ile denetime tâbi tutulmasına dair K. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.07.2009 tarihli ve 2007/54 esas, 2009/62 sayılı kararına karsı yapılan itirazın reddine ilişkin Ç. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.10.2009 tarihli ve 2009/962 değişik iş sayılı kararının Adalet Bakanlığınca 28.01.2010 gün ve 4561 sayılı yazı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.02.2010 gün ve 23305 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
Tebliğnamede <Dosya kapsamına göre, K. Cumhuriyet Başsavcılığının 30.10.2007 tarihli ve 2007/344 soruşturma, 2007/130 esas, 2007/41 sayılı iddianamesi ile sanıklardan O. T.’ın hakaret ve silahlı tehdit suçlarından, diğer sanık S.’un ise hakaret suçundan cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açıldığı, mahkemece her iki sanık hakkında hakaret suçundan açılan davaların şikayetten vazgeçme sebebiyle düşürülmesine, sanık S. hakkında tehdit suçundan açılmış bir dava olmadığı halde, adı geçenin silahla tehdit suçundan mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmek suretiyle hükmün karıştırıldığı gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.> denilmektedir.
Karar: Gereği görüşüldü;
5560 sayılı Yasanın 23. maddesi ile CYY. nın 231. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu; mağdurun zararının karşılanmasını sağlaması ve daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti bulunmayan sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki davranışlarının gelecekte tekrar suç işlemeyeceği kanısını uyandırması durumunda, belirlenecek denetim süresi sonuna kadar başka bir suç işlememesi koşuluyla, verilen hükmün sonuçlarının doğmasını önlemesi ve böylece kişiye işlediği suçun sonuçlarıyla yüzleşip pişmanlık duyarak mağdur, zarar görenler ve toplum karşısında hukuk kurullarına uygun ve barış içerisinde yaşaması için yeni bir olanak sunan hukuksal bir kurumdur.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yasa yolu öngörülmüş ve bu nedenle itirazı incelemekle görevli merciin denetim yetkisinin yalnızca bu karara ilişkin objektif ve sübjektif koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemekle sınırlı bulunduğu kabul edilmekte ise de, hukuk sistemimizde, bir ceza uyuşmazlığının mahkemenin önüne cumhuriyet savcılığınca düzenlenen iddianame ile veya kanunlarca yetkili kılınan merciin kararıyla getirilmesi zorunlu bulunup, mahkemelerin kendiliğinden bir iddia ile ilgili olarak yargılama yetkisinin bulunamayacağı ve 5271 sayılı CYY. nın 225/1. maddesi uyarınca da hükmün ancak iddianamede gösterilen fiil hakkında verilebileceği gözetilmeksizin, dava açılmayan eylem hakkında mahkumiyete ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi, yasaya aykırı görüldüğünden,
Sonuç: 5271 sayılı CYY. nın 309/4. maddesi uyarınca; K Asliye Ceza Mahkemesinin 10.07.2009 tarihli ve 2007/54 esas 2009/62 sayılı kararının ve Ç. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.10.2009 tarihli ve 2009/962 değişik iş sayılı kararının yasa yararına BOZULMASINA, bozma doğrultusunda yeniden karar verilmek üzere müteakip işlemlerin K. Asliye Ceza Mahkemesince yerine getirilmesine 24.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Tehdit Suçu Yargıtay Kararı -4
T.C. YARGITAY, 4.Ceza Dairesi, Esas: 2010/15709, Karar: 2010/12345, Karar Tarihi: 23.06.2010
TEHDİT SUÇU – YASA YARARINA BOZMA İSTEMİ – SANIK HAKKINDA YARALAMA VE KAVGADA SİLAH ÇEKME SUÇLARINDAN DOLAYI DAVA AÇILDIĞI – SANIK HAKKINDA TEHDİT SUÇU NEDENİYLE AÇILMIŞ BİR DAVA BULUNMAMASINA KARŞIN MAHKUMİYET HÜKMÜ KURULMASI – HÜKMÜN BOZULMASI
ÖZET: Yasa yararına bozma isteğine konu dosyada, açıklanan iddianame içeriğine göre hangi sanık hakkında hangi eylemden dolayı dava açıldığının belirli olmadığı, fakat sevk maddelerine göre sanık M… T… hakkında yaralama ve kavgada silah çekme suçlarından dolayı dava açıldığının belirtildiği, mahkemenin ise kavgada silah çekme suçunun yaralamaya teşebbüs olarak nitelik değiştirdiğinin kabul edilmesine karşın, yaralama suçu nedeniyle hüküm kurulmadığı, fakat sanığın savunmasının alındığı tarihe göre beş yıllık dava zamanaşımının dolduğu ve bu hususta mahkemesince düşme kararı verilebileceğinin anlaşıldığı, diğer taraftan bu sanık hakkında tehdit suçu nedeniyle açılmış bir dava bulunmamasına karşın mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırı bulunmuştur.
(5237 S. K. m. 29, 35, 50, 52, 62, 86, 106) (5271 S. K. m. 225, 309) (765 S. K. m. 102)
Dava: Tehdit suçundan sanık M… T…’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1, 29, 62/1, 50/1, 52/2.maddeleri uyarınca 1.800.00 yeni Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Kahramanmaraş 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 30.06.2008 tarihli ve 2004/589 esas, 2008/727 sayılı kararının Adalet Bakanlığınca 11.05.2010 gün ve 2010/29919 sayılı yazısı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.05.2010 gün ve 2010/121810 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
Karar: Tebliğnamede <Tüm dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 225/1.maddesindeki <Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.> şeklindeki düzenlemeye göre, 28.05.2004 tarihli Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede sanık hakkında tehdit suçundan açılmış bir dava olmadığı gibi, iddianame anlatımında da tehdit eyleminden bahsedilmediği halde yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir> denilmektedir.
Gereği görüşüldü;
İncelenen dosyada, 28.5.2004 tarihli iddianamenin sevk maddesinde sanıklardan M… T… hakkında yaralama ve kavgada silah çekme suçları nedeniyle, M… B… hakkında yaralama ve A. B…… adındaki sanık hakkında tehdit suçu nedeniyle kamu davasının açıldığı belirtilmesine karşın, davaya konu eylemlerin anlatıldığı bölümde;
<Olay günü saat 14’00 sıralarında işyeri önünde otururken sanıkların müştekiyi M… B…’in silah çektiğini, ellerinde sopalarla saldırdıklarını, kendini korumak için dükkana girdiğini sanıkların da ayakkabı dükkanına girip emanetin 2004/505 sırasında kayıtlı ekmek bıçağı ile M… T…’un yaralayıp sopa ile dövdükleri dövdüklerini kendisini darp eden sanıklardan M… B…’in elindeki sopa ile saldırdıkları bu nedenle sanıklardan şikayetçi olduğunu incelenen hazırlık evrakı, sanıkların ikrarı, doktor raporları, dinlenen tanık beyanlarına göre sanıkların suçu sübut bulunmakla……> şeklinde olayın açıklandığı, bu anlatıma göre hangi sanık hakkında hangi eylem nedeniyle dava açıldığının belirli olmamasına karşın, sevk maddelerine göre mahkemenin; sanıklar M… B…’in ve M… B…’in, yakınan sanık M… T…u yaralama suçu nedeniyle cezalandırılmasına, yakınan sanık M… T…’un ise hakkında kavgada silah çekme suçundan açılan dava yönünden, suçun nitelik değiştirmesi nedeniyle eylemin yakınan sanık M… B…’i yaralamaya teşebbüs suçunu oluşturacağı görüşüyle TCY.nın 86/2, 86/3-e, 35,29, 52. Maddeleri uyarınca 600 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verdiği, ayrıca her ne kadar iddianamede A.Bilgiç adındaki bir sanığın tehdit suçundan cezalandırılması istenmekte ise de, bu isimde bir sanığın olmaması ve iddianame eklerine ve oluşa göre tehditle ilgili suçlamanın sanık M… T… hakkında olduğu gerekçesiyle bu sanık hakkında TCY.nın 106/1, 29, 50. Maddeleri gereği 1.800 YTL adli para cezasına hükmedildiği anlaşılmaktadır.
CYY. nın 225/1. maddesi uyarınca; <hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve fail hakkında verilir.> Dolayısıyla, yargılama hukukumuzda kabul edilen sisteme göre, mahkemenin hakkında dava açılmayan bir konuda yargılama yapması ve hüküm kurması olanaklı bulunmamaktadır.
Sonuç: Yasa yararına bozma isteğine konu dosyada, açıklanan iddianame içeriğine göre hangi sanık hakkında hangi eylemden dolayı dava açıldığının belirli olmadığı, fakat sevk maddelerine göre sanık M… T… hakkında yaralama ve kavgada silah çekme suçlarından dolayı dava açıldığının belirtildiği, mahkemenin ise kavgada silah çekme suçunun yaralamaya teşebbüs olarak nitelik değiştirdiğinin kabul edilmesine karşın, yaralama suçu nedeniyle hüküm kurulmadığı, fakat sanığın savunmasının alındığı 13.1.2005 tarihine göre 765 sayılı TCY. nın 102/4. maddesindeki 5 yıllık dava zamanaşımının dolduğu ve bu hususta mahkemesince düşme kararı verilebileceğinin anlaşıldığı, diğer taraftan bu sanık hakkında tehdit suçu nedeniyle açılmış bir dava bulunmamasına karşın mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırı bulunduğundan 5271 sayılı CYY’nın 309/4-d maddesi uyarınca; Kahramanmaraş 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 30.6.2008 tarih ve 727 sayılı kararının Yasa Yararına BOZULMASINA, bozulan kararda sanık M… T… hakkında tehdit suçu nedeniyle TCY. nın 106/1, 29, 50. maddeleriyle kurulan 1.800 YTL adli para cezası şeklindeki hüküm fıkrasının karardan çıkartılması suretiyle yasaya aykırılığın giderilmesine, karardaki öbür hususların olduğu gibi bırakılmasına, 23.06.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)