Ayıplı Araç İhtarname Örneği 

 

İhtar Eden                 : Hasan  …… –

Vekili                         : Av. … …

Muhatap                    : … ….

Konu                   : …. ….  plakalı ayıplı araç için yapılan satış sözleşmesinden dönme ve söz konusu aracın iadesi talebimizden ibarettir.

Açıklamalar              :

Müvekkil ile aranızda 27/10/2020 tarihinde …. …. plakalı chevrolet marka ….. motor, ……. şasi no’lu araç için noter huzurunda satış sözleşmesi yapılmıştır. Kendisini abiniz olarak tanıtarak aracı ilana koyan …. …. ile satıcı taraf olarak satılanda bildirdiğiniz nitelikler bulunmamaktadır. Söz konusu aracın nitelik ve/veya niceliğini etkileyen, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcı müvekkilin beklediği faydaları ortadan kaldıran ve önemli ölçüde azaltan maddi, ekonomik ayıplar bulunmaktadır.

Aracın satışı için facebook üzerinden verdiğiniz ilanda “Kaporta bilgisi 28.09.2020 expertiz yapılarak fotoğraflara eklendi harici hatasız ve tramer kaydı olmadığı” belirtilmişse de müvekkil aracı bakıma götürdüğünde satış ilanına koymuş olduğunuz expertiz raporunun gerçeği yansıtmadığı ve araçta gizli ayıpların bulunduğu tespit edilmiştir. Satış sözleşmesi sırasında ve öncesinde bildirilmeyen araçta travers’in sol tarafı kırık ve arka iki disk değişmeli olduğu, sol marşpiyel işlemli ve sol şasede darbe izi mevcut olduğu, sol ön şase’nin işlemli olduğu, sol üst direğin işlemli olduğu, ön kaputun yarısının boyalı ve sol kapılarda lokal boya olduğu, müvekkilin yaptırmış olduğu eksper raporunda ortaya çıkmıştır.

Travers kırığının tamirinin çok külfetli bir işlem olduğu ve düzeltilmesinin de neredeyse imkansız olduğu, aracın aslında belirttiğiniz şekilde ve satış ilanındaki gibi olmadığı, büyük bir kazaya karışmış olabileceği öyle ki şase, direk ve travers’in dahi işlemli olduğu, her ne kadar tramer bilgisinde görülmese de ağır bir kazaya karıştığı sabit olduğundan müvekkil 6098 sayılı yasanın kendisine tanıdığı seçimlik hakkını kullanmak üzere tarafınıza bildirime zorunluluğu doğmuştur.

Yukarıda bahsettiğimiz hukuki uyuşmazlık neticesinde genel olarak 6098 S. BK. özel olarak ise 6502 S. TKHK. Gereğince diğer seçimlik haklarımızı saklı tutarak satılanı geri vermeye hazır olduğumuzu ve sözleşmeden dönme irademizi iş bu ihtarname ile tarafınıza iletiyoruz. 

İhtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde müvekkil tarafından ödenen 90.000,00 TL’lik araç bedeli, araç ve iş bu hukuki süreç için yapılan sair masrafların, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizlerinin müvekkile ödenmesi ile birlikte aracın tarafınıza iadesini talep etmekteyiz. Aksi takdirde yasal yollara başvuracağımızı, bu uğurda yapılacak tüm masrafların tarafınıza yükletileceğini, suç teşkil edebileceğini düşündüğümüz hal için 5207 S. TCK. – 5271 S. CMK. kapsamında şikayette bulunacağımızı vekaleten bildiriyoruz. 03.11.2020

İhtar Eden Vekili

Av. Salih BİROL

SAYIN NOTER;

Üç nüshadan ibaret iş bu ihtarnamenin bir nüshasının muhataba aps ile tebliğini, tebliğ şerhini taşıyan bir nüshasının tarafıma verilmesini diğer nüshasının tarafınızca muhafaza edilmesini arz ve talep ederim.03.11.2020

 

İhtar Eden Vekili

Av. Salih BİROL

 

EK; Vekaletname sureti

 

Ayıp İhbarı Ayıplı Konut İhtarname Örneği 

İHTARNAME

İhtar Edenler : Ad , Soyad , T.C. , Adres

Vekili                :  Av. Salih BİROL

                             Kayalıbağ Mah. T. Cemal Beriker Bulvarı Adana Ticaret                                       Merkezi K:7 D:37 Seyhan/ADANA

Muhatap          : ….. İnşaat (T.C. Kimlik No: 321……………….)

                             ….. Seyhan/ADANA 

Konusu            : Ayıp ihtarı hakkında dilekçedir.

Açıklamalar   :  Sayın Muhatap;

                             Tarafınız ile müvekkillerim arasında Adana İli, … İlçesi, Mehmet Akif Ersoy Mahallesinde vaki ve kain tapunun, … Ada, … parselde bulunan taşınmaz üzerinde Adana … Noterliği’nin 03.02.2017 tarih ve 03180 yevmiye numarası ile Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi düzenlenmiştir.

İş bu sözleşmeye göre müvekkile teslim edilecek bağımsız bölümlerden A Blok zemin 18 bağımsız bölüm numaralı işyerinin içerisinden apartman giriş kapısı geçeceği ve işyerinin küçüleceğini belirtmeniz üzerine düzeltme beyanı ile sözleşmede tekrar düzenleme yapılarak işyeri yerine A Blok 8. Kat 16 numaralı bağımsız bölümün teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Müvekkillerim tarafınızca yapılan inşaate 2019 mart ayında taşınmıştır. Ancak söz konusu inşaatin  yapı kullanma izni sözleşmede belirtilen süre dolmasına rağmen hala alınmamıştır. Ayrıca bina da ortak alanlarda birçok eksik işlerde (korkuluk demirleri, asansör, yangın merdiven boyası, su sayaç dolabı, zemin kapı vb.) mevcuttur.

Öte yandan söz konusu arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre müvekkile teslim edilen dairelerden Adana İli, … İlçesi, Mehmet Akif Ersoy Mah. … Ada,  … Parsel, A Blok 8. Kat 16 numaralı dairede, müvekkil sonradan ortaya çıkan gizli ayıpların meydana geldiğini farketmiştir. Konutun duvarları yağan yağmurlardan dolayı iç kısımlara su almış, özellikle taşınmazın güney batı ve kuzey cepheleri olmak üzere, her odada duvarlar iç kısma su almakta olup, duvarların sıva ve boyası zedelenmiştir. Yağan yağmurlardan dolayı içeriye sızan sular tavandan damlama yapmak suretiyle evin içine birikmiş ve duvarlarda oluşan rutubetten dolayı mantarlar oluşmuştur. Aynı zamanda dairenin içindeki mutfak dolapları sızan sulardan dolayı tekrar kullanılamayacak derecede kabarmış ve küflenmiştir. Söz konusu dairenin duvarlarında özelliklede tavan, ortak alan çatı ve dış kısmında çatlaklar oluşmuştur. Ayrıca dairedeki hata ve eksiklerden dolayı, bu çatlaklardan yan duvara su sızmış, sızan su duvarın boya ve sıvasını ağır  bir şekilde  zedeleyerek, kabarmasına sebebiyet vermiştir. Tavandan ve yan duvarlardan  sızan sular evin içine  damlama yaptığı için, fayans ve evin içindeki  duvarlarda  lekelerin oluşmasına sebebiyet vermiştir.

İzah edilen tüm bu hususlar göz önüne alındığında, ortalama bir bina ömrü düşünüldüğünde söz konusu yapı bir yıllık bina olmasına rağmen bu haliyle ve  ilerleyen yıllarda da telafisi güç zararlara sebep olacağı aşikardır.  Taşınmazdaki bahsi geçen hata ve eksikler hayatın olağan akışına aykırı nitelikte olup, bu nedenle müvekkile arsa payı karşılığı yapıp devretmiş olduğunuz taşınmazın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu gereği ayıplı mal niteliğinde olduğu her türlü izahtan varestedir.

İzah edilen nedenler yüzünden, konutta meydana gelenler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu gereği ayıplı mal niteliğinde olduğu ortada  olup, ayıbı tarafınıza hemen bildirerek, aynı kanunun 475. Maddesi gereği konutta ayıp oranında bedel indirimi yapılmasını; aksi taktirde tarafınız firmanız aleyhine yasal yollara müracaat edeceğimizi ihtaren bildiririz. 18.05.2020

                                                                                                          İhtar Eden Vekili

                                                                                                              Av. Salih BİROL

Sayın Noter    : Üç nüshadan ibaret olan  işbu ihtarnamenin bir suretinin  dairenizde saklanmasını, bir suretinin muhataba tebliğini  ve muhatap tebliğ şerhini havi bir suretinin de tarafımıza verilmesini saygılarımla arz ederiz. 18.05.2020                           

İhtar Eden Vekili

                                                                                                               Av. Salih BİROL

 

Tüketici Mahkemelerinin Görevli Olduğu Uyuşmazlıklar Nelerdir?

Tüketici işlemlerine ve  tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli kılınmıştır.

Tüketici İşlemi Nedir?

Tüketici işleminin 6502 sayılı kanunda tanımı şu şekilde yapılmıştır;

“Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,

ifade eder şeklindedir. Madde metninde bazı sözleşmeler tek tek sayılmıştır. Bu sözleşmeler konusunda uygulamada tereddütler varken, kanun koyucu bu tereddütleri gidermek adına adı geçen sözleşmeleri madde metnine eklemiştir.

Ancak bu sayılan sözleşmeler sınırlandırıcı nitelikte değildir. Sayılan tüketici işlemi kapsamındaki sözleşmeler örnek olarak sayılmıştır. Düzenlemedeki “ve benzeri” ifadesi bunu açıkça göstermektedir.

Tüketici İşlemleri Nelerdir? Uygulamaya İlişkin Örnekler

Eser sözleşmesi kanunda sayıldığına göre, artık sipariş yöntemi ile imal edilecek mobilya vb. ürünlerle ilgili bir uyuşmazlık çıktığında 6502 sayılı TKHK hükümleri uygulanmalıdır. Yine tüketicinin kargoda eşyasının kaybı ve hasara uğraması halinde de bu kanun uygulama alanı bulacaktır. Bununla birlikte bilet tehiri ya da sefer aksaması halinde de söz konusu kanun hükümleri uygulanacaktır.

Yargıtay eski kanun zamanında eser sözleşmesine ilişkin uyuşmazlıkları çözümlerken TKHK göre değil de  genel hükümlere göre çözülmesi gerektiği içtihadında bulunmaktaydı. Ancak 6502 sayılı yasanın 3/1 maddesine göre eser sözleşmeleri hakkındaki uyuşmazlıklarda bu kanun (6502) hükümlerinin uygulanacağı yönünde kararlar vermesi gerekmektedir.

6502 sayılı TKHK 3. Maddesi gereğince simsarlık ve vekalet sözleşmelerinde de bu kanun uygulanmalıdır. Buna göre tüketicinin özel hastanede tedavisi ve bu tedavi sırasında uğradığı zararlar da bu kanun kapsamına dahildir. Tüketici ile sigorta şirketi arasındaki uyuşmazlıklarda da bu kanun uygulanmalıdır.

adana tüketici avukatı

Not: Tüketicinin taraf olduğu haksız fiiller tüketici hukukunun konusu değildir. Çünkü tüketici işleminin tanımında “… her türlü sözleşme ve hukuki işlemlerin bütünüdür denilmektedir. Aslında tüketici işlemi ile ilgili olarak bu kanunda hem sözleşme hem hukuki işlem kavramlarını kullanmak yerine sadece hukuki işlem kavramının kullanılması yeterli olurdu. Çünkü sözleşme hukuki işlemin altında ve en önemli hukuki işlemlerden birisidir.

Hukuki işlem kavramı daha kapsayıcıdır. Sözleşme kavramını içinde barındırmaktadır. Tüketici hukuku, taraflardan birinin tüketici taraf olduğu bir sözleşme ilişkisini düzenlemektedir. Dolayısıyla tüketici sözleşmesinin tanımını da yapmak gerekecektir. 

Tüketici Sözleşmesi Nedir?

Tüketici sözleşmesi, tüketici tarafa bir mal ya da hizmet sunumu karşılığı tüketicinin de parayla ölçülebilir bir bedeli ödediği ivazlı bir sözleşme olarak tanımlanabilir.

Tüketici sözleşmesi için zorunlu olan husus, tüketici sözleşmesinin bir tarafında ticari ya da mesleki amaçlarla hareket eden satıcı veya sağlayıcı tarafın bulunması, diğer tarafta ise ticari ya da mesleki olmayan bir amaçla yani satın aldığı malı kendi ihtiyacı için kullanmak ya da tüketmek amacıyla hareket eden tüketicinin olmasıdır.

Tüketici Sözleşmeleri Nelerdir? Örnekler

Saklama (vedia) sözleşmesi, tedavi sözleşmesi, taşıma sözleşmesi, seyahat sözleşmesi, sigorta sözleşmesi, dershanede ders verme sözleşmesi, cep telefonu aboneliği sözleşmesi, özel eğitim sözleşmesi, umre tur sözleşmesi, EGO’nun doğalgaz satış sözleşmesi, tüketici sözleşmelerine örnek olarak sayılabilir.

Tüketici Mahkemelerinde Açılan Davalarda Harç Alınır Mı?

Tüketici mahkemeleri nezdinde Bakanlık, tüketiciler ve tüketici örgütleri tarafından açılan davalar 492 sayılı Harçlar Kanununda düzenlenen harçlardan muaftır.

Tüketici Örgütlerinin Açtığı Davalarda Bilirkişi ve Vekalet Ücreti

Tüketici örgütleri üst kuruluşlarınca açılacak davalarda bilirkişi ücreti ve davanın davacı aleyhine sonuçlanması halinde, hükmedilen vekâlet ücreti Bakanlıkça karşılanmaktadır. Davanın, davalı aleyhine sonuçlanması halinde, bilirkişi ücreti Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre davalıdan tahsil olunarak bütçeye gelir kaydedilmektedir.

Tüketici Mahkemelerinde Görülen Davalarda Usül?

Tüketici mahkemelerinde görülecek davalar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununu  hükümlerine göre yürütülmektedir.

Tüketici Davaları Nerede Açılır?

Tüketici davaları, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilmektedir.

Tüketici Mahkemeleri İhtiyati Tedbir, İlan ve Verilen Kararların İcrası

“Tüketici örgütleri, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile Bakanlık; haksız ticari uygulamalar ve ticari reklamlara ilişkin hükümler dışında, genel olarak tüketicileri ilgilendiren ve bu Kanuna aykırı bir durumun doğma tehlikesi olan hallerde bunun önlenmesine veya durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı alınması veya hukuka aykırı durumun tespiti, önlenmesi veya durdurulması amacıyla tüketici mahkemelerinde dava açabilir.

Genel olarak tüketicileri ilgilendiren davalarda davacı, verilen kararların yayımlanmasını talep edebilir. Talebin mahkemece kabul edilmesi hâlinde bu karar, masrafları davalıdan alınmak üzere ülke düzeyinde yayımlanan gazetelerden en az üçünde derhâl ilan edilir.

Tüketici mahkemelerince verilen kesinleşmiş kararlar, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden Bakanlığa iletilir. Tüketici hakem heyetleri kararlarına karşı yapılan itiraz sonucu verilen kararlar, kararı veren mahkeme tarafından ilgili tüketici hakem heyetine gönderilir.”

 

Yargıtay Kararlarına Göre Tüketici İşlemleri

Lazerli Epilasyon Sonucunda Bacaklarda Ağrı, Leke ve Yanıklar Oluşan Hasta Tüketicinin Açtığı Tazminat Davası Yargıtay Kararı

ÖZET: Dosyaya sunulan bilirkişi raporları ve taraf iddialarında vurgulanan bu hususları değerlendiren aralarında lazerli epilasyon uygulamalarında uzman dermatoloğun da bulunduğu üniversite öğretim üyeleri arasından seçilecek bilirkişi kurulu aracılığı ile, davacının olayın başından beri ibraz ettiği raporları da gözetilmek suretiyle, hastanın durumu, alet kullanımı ve epilasyon ve sonrası tedavi sürecine ilişkin rapor alınarak, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir.  (13. H.D. 16.09.2003, 6100/10176)

Davacı, vücudunda kıl dönmesi sonucu kıldibi iltihaplanması nedeniyle davalı doktor İlknur Altunay’a başvurduğunu, davalı doktorun diğer davalı hastanede 17.11.2000 tarihinde yaptığı lazerli epilasyon sonunda bacaklarında ağrı, leke ve yanıkların oluştuğunu, bunların normal olup zamanla iyileşeceği söylenmesine rağmen gittiği başka bir doktor muayenesi sonucunda kendisinde yanlış uygulama yapıldığının söylenmesi üzerine davalıların tedavi çağrısına güveni kalmadığından gitmediğini, halen vücudunda belirgin izler olup, etek giyemediğini belirterek yaşadığı fiziksel ve ruhsal sıkıntılardan ötürü 5.000.000.000 TL. manevi tazminat, 550.875.000 TL. maddi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

Davalı doktor cevap dilekçesinde davacıda gelişen sıkıntıların bu tür tedavilerden oluşması normal olup zamanla geçen sıkıntılar olduğunu, operasyon sonrası tedavi teklifinin geri çevrildiğini beyan ederek davanın reddini dilemiş, diğer davalı operasyonu gerçekleştiren doktorla aralarında hizmet sözleşmesi olmadığını, sadece aletleri kiraladığını savunarak davanın husumet nedeniyle reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- HUMK. 286. maddesi hükmü uyarınca hakim bilirkişi raporu ve görüşü ile bağlı olmamakla beraber, HUMK. 275. maddesi mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. Hükmünü içermektedir. Somut olayda, bilgisine başvurulan Adli Tıp Uzmanı Cahit Alkış’ın uzmanlık alanı açıklanmadığı gibi doktorun, hastanın Cerrahpaşa Tıp Fakültesindeki muayene sonucu bulgularına dayanılarak hazırlanan bilirkişi değerlendirmesi de yetersizdir.

Davacının Adli Tıp Kurumunda 28.11.2000 tarihinde yapılan muayenesinde her iki bacakta 1,5 cm çaplı yuvarlak halka şeklinde 2. derece yanık izi tespit edilmiş, Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde 4.11.2002 günlü muayenede dikkatli bakıldığında görülebilen belli belirsiz izler tespit edilmiştir. Adli Tıp Kurumu 27.5.2002 günlü heyet raporunda olayda alet kullanımının epilasyon sonucu lezyon oluşumunda etkili olduğu vurgulanmış, Adli Tıp doktorunun dosyaya ibraz ettiği son bilirkişi raporunda davacının tüy yapısı ve sayısına göre işlemin tek seansta yapılmasına elverişli olmaması lezyon sebepleri arasında gösterilmiştir.

Davalı doktor bu tür lezyonların epilasyon sonrası çıkma ihtimali bulunduğunu, zamanla geçeceğini bu yolda tedavi teklifinin geri çevrildiğini savunmuş, davacı ise, başka doktora giderek kendisinde hatalı epilasyon yapıldığı tespit edildiğinden davalı doktorun tedavi isteğine karşılık vermediğini bildirmiştir.

Dosyaya sunulan bilirkişi raporları ve taraf iddialarında vurgulanan bu hususları değerlendiren aralarında lazerli epilasyon uygulamalarında uzman dermatoloğunda bulunduğu üniversite öğretim üyeleri arasından seçilecek bilirkişi kurulu aracığı ile, davacının olayın başından beri ibraz ettiği raporları da gözetilmek suretiyle, hastanın durumu, alet kullanımı ve epilasyon ve sonrası tedavi sürecine ilişkin rapor alınarak, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir şeklinde hüküm kurmuştur.

Tüketici Mahkemesi Hekimin Özen Borcu Hakkında Yargıtay Kararı

ÖZET : HUMK. 286. maddesi hükmü uyarınca hakim, bilirkişi raporu ve görüşü ile bağlı olmamakla beraber HUMK. 275. maddesi hükmü uyarınca, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. (13. H.D. 16.09.2003, 6060/10174)

Davacı, davalı doktor tarafından tespit edilen gebeliğin 20.4.2000 tarihinde kürtajla sona erdirildiğini, ancak 15.5.2000 tarihinde karın ağrısı, ishal, tansiyon düşüklüğü şikayeti ile hastaneye kaldırıldığını, hastanede 8 haftalık dış gebelik saptanarak acil ameliyata alındığını, kendisinde zamanında dış gebelik teşhisi konulamaması sonucu hayati tehlike atlattığını ileri sürerek 2.650.000.000TL. maddi, 10.000.000.000TL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini istemiştir.

Mahkemece; dosyada yer alan bilirkişi raporları esas alınarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

HUMK. 286. maddesi hükmü uyarınca  hakim, bilirkişi raporu ve görüşü ile bağlı olmamakla beraber HUMK. 275. maddesi hükmü uyarınca, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Şöyle ki, davacının Tabip Odasına şikayeti üzerine aldırılan bilirkişi incelenmesinde, hastaya ait olduğu bildirilen ultrasonografik fotografda iç gebelik gözüktüğü ve bunun tahliye edildiği, tahliye sonucu elde edilen metaryalin histopatolojik tetkike gönderilmediği zira dış gebelik şüphesi yokken bu uygulamanın mutat olmadığını ancak böyle bir histopatolojik inceleme yapılamamışsa hastada geçmişe yönelik heterotropik ( iç ve dış gebeliğin aynı anda var olması )gebelik tanısı konulamayacağını zaten bu tip gebeliğin teşhisinin de çok zor olduğunu, tahliyeden 10 gün sonraki kontrolde B hCG kan testi ile iç ve dış gebelik hakkında bilgi verici sonuç alınacağını ancak tüm bunların bir dış gebelik şüphesi olduğu taktirde yapılacağını, eğer varsa heterotropik gebeliğin bir doktorun hayatında bir iki kez karşılaşacak kadar nadir rastlanan bir vaka olduğu bildirilmiştir.

Adli tıp raporuna dayanak teşkil eder. C Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. K’ ye ait raporda; hastaya ait ultrason fotoğrafındaki iç gebelik bulunduğunu, bunun tahliyesi sonucu elde edilen metaryelin historepatolojik incelenmesinin mutad olmayıp dış gebelik yada molar gebelik şüphesi halinde mümkün olduğu, hastada muhtemelen heterotropik gebelik bulunduğunu, bunun nadir rastlanan sıklığı 1/3889-1/6778 oranında olduğu, %50’sinde tanının iç kanama nedeniyle yapılan ameliyat ile batın içine girildiğinde anlaşılabildiği, belirti vermeden gelişebileceği bu yüzden ilk başta teşhis edilememesinin meslek kusuru, ihmali sayılamayacağı vurgulanmıştır.

Açıklanan bu bilirkişi raporları doğrultusunda; davalı doktorun dış gebelik ihtimalinin göz önünde tutularak, bu ihtimalinde araştırılmasının gerekip gerekmediği, yani özen borcunun bu şekilde yerine getirilip getirilmediğine ilişkin bilirkişi raporunda gerekçeli, ikna edici bir açıklama bulunmamaktadır. Adli Tıp İhtisas Dairelerince verilen raporların mahkemece bağlayıcı değildir. Mahkemece bu yön gözetilerek konusunda uzman üniversite öğretim üyelerinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığı ile davacıya ait tüm raporlar dosyaya ibraz edilerek, yine dosyada bulunan Tabib Odası bilirkişi raporu, Adli Tıp Kurumu Raporu, C Tıp Fakültesinden alınan rapordaki görüşlerde esas alınarak, davalının özen borcunu yerine getirmemesi nedeniyle davalıya izafe edilecek bir kusur olup olmadığının, aldırılacak bilirkişi raporu ile tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

 

 İTİRAZIN İPTALİ DAVASI NEDİR? NASIL AÇILIR?

İtirazın iptali davası; İcra takibine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren 1 sene içinde mahkemeye başvurarak açtığı davadır. Alacaklı genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava etmektedir. Read More