Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi Marka Hakkı

Fikri ve Sınai Haklar Dilekçe Örneği

Fikri ve sınai haklar mahkemesi marka hakkının tanınmışlığından yararlanma 

            ANKARA 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR MAHKEMESİ’NE

    Gönderilmek Üzere

   ADANA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO……: 2008 / … E

KONU…………: Bilirkişi raporuna karşı itirazlarımız hakkında.

Fikri ve sınai haklar dava,  bilirkişi raporuna beyan dilekçesi

AÇIKLAMALAR:

Yukarıda esas numarası verilen dosyanızda, tarafımıza tebliğ edilen bilirkişi raporundaki aleyhimize olan hususları kabul etmiyoruz.

Bilirkişi raporunun sonuç kısmında, müvekkil markasının davacı markasının tanınmışlığından yararlanma ve onun itibarına ve ayırt edici özelliğine zarar verme sonucunun doğabileceği sonucuna varmıştır. Davacının davasına dayanak yaptığı markalar 30. sınıfta olup, davacının iştigal konusu ise başta ekmek olmak üzere unlu mamullerdir.

Müvekkile ait marka ise 29. Ve 32. Sınıflarda olup, müvekkilin iştigal konusu ise içeceklerdir.

Yargıtay 11.HD. 2005/9995 E. 2006/13737 K sayılı kararında, marka hakkına tecavüzden söz edilebilmesi için, “marka ve ambalajın kullanıldığı ürünlerin tüketici tarafından algılanış biçimi ve bu algılama sonucunda karışıklığa sebebiyet verilerek tüketicinin davacının ürününü aldığı konusunda yanılgıya düşürülerek davalı ürünlerini satın almasına yol açılmış olmalıdır. O halde, davacı markalarını oluşturan işaretler ile davalı ürünlerine ait ambalaj kompozisyonlar karşılaştırılır iken, bu amaç gözetilerek işaretlerin bir bütün olarak bıraktıkları izlenim değerlendirilmelidir.”

Denmektedir. Davacı markası ile müvekkil markası arasında gerek isim, gerek şekil gerekse iştigal alanı farklılıkları bulunması nedeniyle tüketiciler açısından bir karışıklık söz konusu olmayacağı düşüncesindeyiz.

Davacı markasının kullanıldığı ürünler ekmek sektöründe olup, genellikle büyük marketlerde satışa sunulmaktadır. Büyük marketlerde ise ekmek reyonu ile içecek reyonu farklı yerlerdedir. Ortalama bir tüketicinin davacı markalı ekmek ürünleri ile davalı markalı içecek ürünleri arasında aynı ya da benzer bir marka olduğu yönünde bir karıştırma ihtimali bulunmadığı düşüncesindeyiz.

Müvekkil şirket 12 yıldır içecek sektöründe olup, yıllık 60 Milyon YTL gibi cirosu olan bir şirkettir. Müvekkil tarafından üretilen ürünler standartlara uygun ve kalitelidir. Davalının davacı markasının tanınmışlığından yararlanma ve onun itibarına ve ayırt ediciliğine zarar verme durumu söz konusu değildir.

Sadece ortalama tüketicinin davacı ve davalı ürünlerini satın alırken çok fazla dikkat sarfetmeyeceği ve vakit harcamayacağı gibi gerçeği yansıtmayan bir varsayımla, “tanınmışlıktan yararlanma, itibara zarar verme ve ayırt edici özelliğine zarar verme” sonucuna varılmasını kabul etmek mümkün değildir.

Çünkü farklı sınıflarda olan markaların çok az bir dikkatle karıştırılmayacağı düşüncesindeyiz. Markaların ticari hayattaki gelişimi, tüketici haklarının gelişimi, ortalama bir tüketicinin dahi bilinçlenmesi karşısında, alışverişlerde markalara yeterli dikkatin gösterilmediği iddiası günümüz koşullarında son derece soyut kalmaktadır. Esasen marka hukukunda ortalama tüketicinin istikrar bulmuş bir tanımı da bulunmamaktadır.

Ortalama tüketici tanımını soyut ifadelere hapsetmek, markanın gelişimini yani yeni markaların oluşumunu da engelleyecektir. Avrupa Topluluğu Adalet Divanı bir kararında (ECJ Lloyd case/reasonably well-informed, observant and circumpect) ortalama tüketiciyi “makul ölçüde iyi bilgilenmiş, dikkatli ve özenli ortalama tüketici” olarak tanımlamaktadır. Bu yönden de bilirkişi raporunun açık, anlaşılır ve hüküm vermeye yeterli olmadığı düşüncesindeyiz.

SONUÇ VE TALEP: Arz edilen nedenlerle ve de Sayın Mahkemenizce takdir edilecek nedenlerle söz konusu bilirkişi raporundaki aleyhimize olan hususları kabul etmediğimizi, itirazlarımız konusunda yeniden değerlendirme yapılmasını saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. …/…/…

Davalı Vekili 

Av. Salih BİROL