İdari Para Cezasına İtiraz Dilekçesi Alkol Satışı

… NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE


İDARİ PARA CEZASINA
İTİRAZ EDEN                 :Fahrettin ….  (T.C. …. ) – Adres

VEKİLİ                           : Av. …

İDARİ PARA CEZASINI
VEREN                           : …. Kaymakamlığı – ADANA

D. KONUSU : …. Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün
28.08.2020 tarihli 220/1972 sayılı 15.947,00 TL tutarındaki idari para cezasının iptaline karar verilmesi isteminden ibarettir.

AÇIKLAMALAR : 1-) 22.08.2020 tarihinde saat 14:30 sıralarında … İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince, müvekkilin yetkilisi olduğu ….  Beach Otel ünvanlı işyerinde denetim yapıldığından bahisle netice olarak müvekkile 15.947,00 TL idari para cezası kesilmiştir. Kesilen idari para cezası hukuka aykırı olup, cezanın iptali gerekmektedir. Şöyle ki;

2-) Söz konusu idari para cezası kesilmeden önce polis memurları tarafından tutanak tutulmuş, tutulan bu tutanak ise idari para cezasına kanıt olarak gösterilmiştir. Ancak tutulan 23.09.2020 tarihli tutanak hukuka aykırı bir tutanaktır ve bu nedenle kanıt olarak kabulü mümkün değildir. Polis memurları tutanağı yazarken ne müvekkilin eşi Necla Kütük beyanlarını ne de müşteri …. T.C. numaralı …. …..’ in beyanlarını dikkate almışlardır. Polis memurlarınca gerçeğe aykırı bir şekilde yalnızca idari yaptırım uygulanması niyetiyle bir tutanak tutulmuştur. Kolluk görevlilerince tutulan 23.09.2020 tarihli gerçeğe ve hukuka aykırı bu tutanağı kabul etmiyoruz.

3-) …. Kaymakamlığı, 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’un 8/5-g hükmünde yer alan

“Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından satış belgesi almadan tütün mamülleri, etil alkol metanol ve alkollü içkilerin perakende satışını yapanlara”

hükmü çerçevesinde 28.08.2020 tarihli ve 220/1972 sayılı kararı ile müvekkil hakkında 15.947,00 TL idari para cezası uygulanmasına karar vermiş ve karara dair tebligat 23.09.2020 tarihinde müvekkile tebliğ edilmiştir.

GÖREVLİ VE YETKİLİ OLMAYAN İKİ POLİS MEMURU TARAFINDAN DÜZENLENEN 23.09.2020 TARİHLİ TUTANAK VE BU TUTANAĞA DAYANILARAK, … KAYMAKAMLIĞI’NIN 28.08.2020 TARİH 220/1972 SAYILI KARARI İLE VERMİŞ OLDUĞU 15.947,00 TL TUTARINDAKİ İDARİ PARA CEZASI AŞAĞIDAKİ SEBEPLER İLE DE KANUNA VE HUKUKA AYKIRIDIR:

4-) Düzenlenen tutanakta alkollü içki satışı yapılıp yapılmadığına dair hiçbir emare bulunmadığı gibi satışı yapıldığı yönünde herhangi bir iddiaa da yoktur. Söz konusu işyerinde sadece alkol bulunduğu iddiasıyla tutanak düzenlenmiştir. Alkollü içkinin, fişi, faturası vs. bilgilerine de yer verilmemiştir. 4733 sayılı kanun satış belgesi olmadan alkol satışını yapmanın idari yaptırım kararı verilmesi gerektiğini düzenlemiştir. Düzenlenen tutanakta alkollü içki satışı yapıldığı yönünde hiçbir delil yoktur. Müvekkilin satış belgesi olmadan ( TAPDK ) alkol satışı yapıldığında ceza verilmesi gerektiği açık olmakla, tutulan 23.09.2020 tarihli tutanakta alkollü içkinin kime satıldığı belirtilmemiş, tespit edilmemiş, ifadesine ve imzasına da yer verilmemiştir. Düzenlenen tutanak dayanak gösterilerek alkollü içki satışı yapıldığından bahisle ceza verilmiş ise de; satışı yapıldığı iddia edilen alkollü içki, bütün mevcut teknik imkanlar var olmasına rağmen, fotoğraflanmamış, kime satıldığı tespit edilmemiş ve el konulmamıştır. Düzenlenen tutanakta, tutanağı tanzim edenlerin görevli ve yetkili olduklarını gösterir bir ibare ve onaylı kimlik belge ve bilgilerine yer verilmemiştir. Düzenlenen tutanakta, tanık beyanlarına da yer verilmemiştir.

5-) Düzenlenen tutanakta işyerine ne üzerine gidildiği belirtilmemiş alkol satışı yapıldığına dair herhangi bir ihbarda mevcut değildir. Müvekkilin işyerinde alkol satışı yapılmamaktadır. Bu hususlar da 23.09.2020 tarihli tutanakta kime ne şekilde ve surette alkol satıldığı mevcut değildir. 23.09.2020 tarihli tutanak incelendiğinde 22.08.2020 günü saat 14.30 sıralarında ilçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince kontrollerin yapıldığı yazılmış ancak söz konusu tutanak 23.09.2020 tarihi ile imza altına alınmıştır. Bu hususta da bir çelişki mevcuttur. Denetim yapıldığı tarihte herhangi bir tutanak tutulmadığı açıktır.

6-) Tutanağın düzenlendiği saat belirli olmayıp tarihin ise 23.09.2020 olduğu belirtilmiş ise de bu beyan ve iddia da hiçbir şekilde delillendirilmemiş, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ispatlanmamıştır. Tutanağın kötü niyetle tanzim edildiği, alkollü içki satışına konu alkollü içkiyi alanın tespitinin yapılmamış olması, kimlik bilgilerine yer verilmemiş olması, hatta böyle bir alıcının varlığından dahi söz edilmemiş olmasından da açıkça anlaşılmaktadır. Aynı şekilde tanık beyanlarına yer verilmemiş olması da tutanağın gerçekliğini yalanlamaktadır.

7-)22.08.2020 tarihinde, kurum mevzuatına göre denetim yapma konusunda yetkilendirilmemiş kişiler tarafından müvekkilin hiçbir itiraz ve beyanlarına yer verilmeksizin, hukuken kabul edilebilir hiçbir delil ortaya konulmaksızın, araştırılmaksızın ,sorgulanmaksızın bir tutanak tanzim edilmiştir. Polis tarafından tek taraflı beyanlar ile tanzim olunan, kötüniyetli olarak müvekkilin alkollü içki satışı yaptığı bile yazılmayan çelişkili düzenlenen bir tutanağa dayanarak, tek taraflı bir beyan ile müvekkile verilen fahiş para cezasının kabulü mümkün olmayıp, görevli ve yetkili olmayan kişilerce ,sadece gerçek dışı kendi beyanları ile kesilen para cezasının iptali gerekmektedir.

8 -) Müvekkilin yetkilisi olduğu işyerinin ticari kayıtları, kasa fişleri, faturaları, defter ve belgeleri ile satış raporları incelendiğinde belirtilen saatler arasında herhangi bir alkollü içki satışına dair hiçbir kayıt veya belge bulunmamakta olduğu kolaylıkla ortaya konulabileceği ve kanıtlanabileceği gibi, 23.09.2020 tarihli tutulan tutanakta kime ne şekilde ve surette alkol satışı yapıldığına dair hiçbir belge ve bilginin olmaması da haklılığımızı ortaya koymakta, iddia sahipleri iddialarını ispatlayamazken müvekkilin suçsuzluğunun karinesi olmaktadır.

9-) Yetkisi dahi olmayan kolluk tarafından (arama, elkoyma) tüm bu beyanlar incelenmeksizin, dikkate almaksızın düzenlenen işbu tutanak ve idari para cezası usule uygun değildir.

10-) Yukarıda açıkladığımız nedenler ile, alkol satışı yapılmadığı ve tutanakla alkol satışı yapıldığına dair hiçbir delil ve emarenin bulunmamasına rağmen, tek taraflı beyan ve isnatlar içeren, hiçbir itiraz ve savunmanın dahi dikkate alınmadığı bir tutanak ile idari yaptırımda bulunulması hukuka aykırılık içermektedir. Kanunlarda delilerin kesin ve ihtiyari olduğu ortada iken doğruluğu hiçbir şekilde resmi olarak belgelenemeyen bir iddiaya istinaden müvekkil aleyhine tutanak tanzim edilerek cezai işleme konu edilmesi Anayasanın en temel maddelerine ve prensiplerine de aykırılık içermektir. Bahse konu denetim ve uygulamalar ölçülülük ilkesinden uzak, müvekkilin savunma hakkının gözetilmediği, hatta gasp edildiği de dikkate alındığında, müvekkilin ticari hayatını zedeleyerek kesilen idari para cezası hukuki dayanaktan yoksundur.

UYGULANAN PARA CEZASI KANUNA, USULE VE HUKUKA AYKIRI OLDUĞU GİBİ HİÇ BİR ŞEKİLDE DELİLLENDİRİLMEMİŞTİR:

Müvekkilin işyeri ile ilgili denetim yapıldığı, bu denetim kapsamında tutanak tutulduğu ve ilgili mevzuata dair aykırılıklar içerdiği iddiasına dair beyanları kabul etmiyoruz. Şöyle ki;

11-) Müvekkilin yetkilisi olduğu otelde, 22.08.2020 tarihinde ve sonrasında 4733 sayılı kanunda belirtilen satış belgesi olmadan alkol satış yasağına aykırı bir işlemi söz konusu olmamıştır. Çünkü söz konusu işyerinde alkol satışı yapılmamaktadır. Müvekkil söz konusu … Beach Otel ünvanlı işyerinin kiracısıdır. Müvekkil söz konusu işyerine İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı alabilmek için … Belediyesine başvuruda bulunmuştur. … Belediyesi ise müvekkilin ruhsat başvurusunu yeni malikle uyumlu kira sözleşmesi olmadığından reddetmiştir.

Müvekkil ise … Beach Otel ünvanlı işyerinin kiracısı olduğuna dair elinde kesinleşmiş mahkeme kararı olduğunu mahkeme kararını tanınması gerektiğini yapılan işlemin haksız olduğunu belirterek … 1. İdare Mahkemesi’ne iptal davası açmış ve …. Belediyesi’nin haksız ve hukuka aykırı ruhsat başvurusunun reddine dair işlemi iptal ettirmiştir. (EK -3 …. 1. İdare Mahkemesi 2018/1498 E. 2019/955 K. Sayılı kararı.) Bu süreçte müvekkilin işyeri açma ve çalışma ruhsatı başvurusunu haksız ve hukuka aykırı olarak reddeden … Belediyesi müvekkilin TAPDK belgesi almasını da engellemiştir.

Bu nedenle de müvekkilin işyerinde alkol satışı yapılmamaktadır. Aslında Müvekkilin söz konusu işyeri için TAPDK belgesinin bulunmaması kendi kusurundan değil, …. Belediyesi’nin haksız ve hukuka aykırı işleminden kaynaklanmaktadır.

12-) YUKARIDA ARZ ETTİĞİMİZ HUSUSLAR ÇERÇEVESİNDE, MÜVEKKİLE VERİLEN İDARİ PARA CEZASI, EKTE SUNDUĞUMUZ YARGITAY CEZA GENEL KURULU’NUN 2012/1-1289 Esas- 2013/84 Karar SAYILI 05.03.2013 TARİHLİ İÇTİHATINA DA AÇIKÇA AYKIRIDIR :

“Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemeli, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.”

DELİLLER : 23.09.2020 tarihli tutanak, 28.08.2020 tarih ve 220/1972 sayılı idari yaptırım karar tutanağı, Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin 2018/1498 E. 2019/955 K. Sayılı Kararı, işyeri defter, belge ve kayıtları, Tanık beyanları, Yargıtay Kararları, Her türlü yasal delil.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebeplerle, yasaya ve hukuka aykırı olarak yetkili ve görevli olmayan kişilerce ve tek bir delil dahi ortaya konulmaksızın (alkol satışı yapıldığına dair hiçbir delilin olmadığı) ve savunma ile tanık beyanlarına başvurulmadan , sadece tutanağı düzenleyenlerin kendi soyut, ispatlanamayan, gerçek dışı beyanlarına itibar edilerek müvekkil aleyhine … KAYMAKAMLIĞI’NIN 28.08.2020 TARİHLİ 220/1972 SAYILI KARARI İLE VERİLEN 15.947,00 TL tutarındaki idari para cezasının iptaline yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı idareden tahsiline karar verilmesini vekaleten saygı ile arz ve talep ederim. 05.10.2020

İdari Para Cezasına İtiraz Eden
Fahrettin ….
Vekili
Av. Salih BİROL
e-imzalıdır


EKLERİ: 1- 23.09.2020 tarihli tutanak,
2- 28.08.2020 tarih ve 220/1972 sayılı idari yaptırım karar tutanağı,
3- …  1. İdare Mahkemesi’nin 2018/1498 E. 2019/955 K. Sayılı Kararı
4- Vekaletname

 

İstinaf Başvurusu Nasıl Yapılır ve süresi nedir?- Ceza

USUL YÖNÜNDEN

İstinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır. (5271 S. K. m. 273)

Hükmü veren mahkemece reddedilmeyen istinaf dilekçesi veya beyana ilişkin tutanağın bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevabını verebilir. (5271 S. K. m. 277)

ESAS YÖNÜNDEN

İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re’sen incelenir. (5271 S. K. m. 272)

Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararlarına karşı da hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabilir. (5271 S. K. m. 272)

Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine, üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine, kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere, karşı istinaf yoluna başvurulamaz. Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. (5271 S. K. m. 272)

Sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanların dilekçe veya beyanında, başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme yapılmasına engel olmaz. (5271 S. K. m. 273)

Sanık, yokluğunda aleyhine verilen hükümlere karşı eski hâle getirme isteminde bulunabilir. Eski hâle getirme süresi içinde de istinaf süresi işler. Sanığın eski hâle getirme isteminde bulunduğu hâllerde, ayrıca istinaf isteminde bulunması gerekir. Bu hâlde istinaf istemi ile ilişkili işler, eski hâle getirme istemi hakkında karar verilinceye kadar ertelenir. (5271 S. K. m. 274)

Süresi içinde yapılan istinaf başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller. (5271 S. K. m. 275)

İstinaf yoluna yalnız sanık lehine başvurulmuşsa, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.(5271 S. K. m. 283)

 

İstinaf Başvurusuna Cevap Dilekçesi – Ceza

 

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ CEZA DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

Sunulmak Üzere

ADANA …  CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE,

 

CEVAP VEREN MAĞDUR/MÜŞTEKİ  :

VEKİLİ                                                   :

İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN SANIK :

MÜDAFİİ                                                    :

TALEBİN KONUSU                                  : (…)Ceza Mahkemesi’ nin … Tarih, … Esas, … Karar sayılı kararına karşı istinaf kanun yolu başvurusuna cevaplarımızdan ibarettir.

TEBLİĞ TARİHİ                                       : …/…/…

KARARIN ÖZETİ                                     : Sanık … hakkında, kasten öldürme suçuna ilişkin olarak ……. Ceza Mahkemesi’nde …/…/… tarihinde dava açılmış ve mahkemenin …/… E. …/… K. sayılı kararıyla sanık hakkında … yıl … ay hapis cezasına …/…/.. tarihinde hükmedilmiştir.

İSTİNAFA BAŞVURUYA CEVAPLAR;

A) USUL YÖNÜNDEN : 

Sanık istinaf başvurusunda “Tanık listemizde de ismiyle adresi yer almakta olan tanık … …’nın …/…/… tarihli duruşmada ifadesine başvurulmasına karar verilmesine rağmen sonraki duruşmalarda tanığın ifadesine başvurulmadığı” şeklinde ifadelerde bulunmuştur. Ancak ilk derece mahkemesi kararında da belirtildiği üzere; tanık Ahmet’ in olay ve duruşma tarihinde yurt dışında olduğu, bu suretle de duruşmaya katılmadığı pasaportta yer alan giriş çıkış tarihleri (EK-1) ile sabittir.

Esaslı işlemlerin yapıldığı …/…/… tarihli duruşma tutanağının bir, iki ve 3. sayfalarının zabıt katibi tarafından imzalanmaması mahallinde düzeltilebilir ve mahkeme kararının güvenilirliğini zedeleyecek nitelikte bir eksiklik olmadığından bu anlamda da istinaf başvurusunun reddine karar verilmelidir.

B) ESAS YÖNÜNDEN :

Müvekkilimizin babasının sanığa elindeki bıçakla saldırdığı iddiası, birinci derece mahkemesi nezdinde de araştırılmış ve incelenen olay yeri kamera kayıtlarında (EK-2) sanığın maktule bıçak doğrultarak koştuğu sabittir. Sanığın Sayın Mahkemeye sunduğu istinaf dilekçesinde yer alan haksız tahrik hükümleri talebi hukuki dayanaktan yoksundur. Bu anlamda istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmektedir.

Müvekkilimizin babasının sanık tarafından ağır bir şekilde ve öldürme kastı ile yaraladıktan saatler sonra, sanık tarafından hastaneye götürülmesi durumunun daha az cezaya hükmedilmesi açısından ise, eylemin yaşamsal bütünlüğe karşı suçlardan olması dolayısıyla kanunen mümkün değildir. Bu anlamda birinci derece mahkemesi kararı hukuka uygundur.

HUKUKİ NEDENLER: 5271 S. K. m. 219, 280 – 5237 S. K. m. 29.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda belirttiğimiz sebep ve gerekçelerle re’sen nazara alınacak hususlar dikkate alınarak;

  • Mahalli mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle sanığın istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesini,
  • Kötü niyetle istinafa başvuran karşı tarafın giderlere ve cezaya mahkum edilmesine karar verilmesini, arz ve talep ederiz.

EKLER:

  • Tanık …’ın ülkede olmadığına dair pasaport kayıtları
  • Kamera kayıtları

İSTİNAF YOLUNA BAŞVURANA CEVAP VEREN

   MAĞDUR/MÜŞTEKİ VEKİLİ

Av. Salih BİROL

 

İstinaf Başvurusu Nasıl Yapılır – Hukuk Davaları

 

***ÖNEMLİ UYARI: Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 03.03.2017 T. 2015/2 E. 2017/1 K. sayılı içtihadına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller gibi ibarelerin bulunması halinde tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hakimin ispat yükü kendisine düşen tarafa yemin teklifinde bulunma hakkını hatırlatamayacağına karar verilmiş olup, dilekçe örneğini hazırlarken bu hususu dikkate almanızı hatırlatmak isteriz.

İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. (6100 S. K. m. 341)

İstinaf dilekçesi, başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile reddolunmayıp, 355 inci madde çerçevesinde gerekli inceleme yapılır. (6100 S. K. m. 342)

İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması halinde, 346.  maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır. (6100 S. K. m. 344)

İstinaf dilekçesi, kararı veren mahkemece karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf, tebliğden itibaren iki hafta içinde cevap dilekçesini kararı veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verebilir. (6100 S. K. m. 347)

İstinaf yoluna başvurma, kararın icrasını durdurmaz. İcra ve İflas Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36 ncı maddesi hükmü saklıdır. Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemez. (6100 S. K. m. 350)

İstinaf başvurusunun kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa, bölge adliye mahkemesince, 329 uncu madde hükümleri uygulanır. (6100 S. K. m. 351)

 

İstinaf Başvurusuna Cevap Dilekçesi – Hukuk

 

ADANA …… BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ’NE

Sunulmak Üzere

ADANA ….. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’ NE;

CEVAP VEREN DAVALI :

VEKİLİ                             :

İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN DAVACI:

VEKİLİ                             :

TALEBİN KONUSU        :(…)Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin … Tarih, … Esas, … Karar sayılı kararına karşı istinaf kanun yolu başvurusuna cevaplarımızdan ibarettir.

TEBLİĞ TARİHİ        : …/…/…

KARARIN ÖZETİ :(…)Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “davalının başka biriyle resmi nikah yapmış olması davacıların iç huzurunu bozacak, onların kişilik haklarını ihlal edecek nitelikte bir olgu değildir. Şu durumda davacılar yönünden manevi tazminat isteminin tümden reddine ilişkin karar.

CEVAPLAR :

Davacı ile müvekkilimiz resmi nikah olmaksızın 10 yıl süre ile birliktelik yaşamış ve bu nikahsız birleşmeden iki ortak çocukları dünyaya gelmiştir. Davacı dava tarihi itibariyle 35 yaşında olup; birliktelik tarihi itibariyle de 25 yaşında ve reşittir. TMK 124 ve devamı maddelerinde resmi evlilik tanımlanmış olup, reşit olan davacının nikahsız birlikteliğe razı olduğunun kabulü gerekir.

Birlikteliğin 10 yıl kadar devam ettiği ve iki çocuklarının da dünyaya geldiği düşünüldüğünde, davacının uzun süre bu haksızlığa razı olup ve hatta taraf olduğu anlaşılmaktadır.

Birinci derece mahkemesi olan (…)Asliye Hukuk Mahkemesinin; “Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan eksilmedir. Hukukun yasakladığı birlikteliğe razı olan ve taraf olan davacının manevi zararının olduğundan söz edilemez.” ve “Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK 158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (BK 47) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (BK 49). Bunlardan TMK.’nın 24. maddesi ile BK’nun 49. maddesi daha kapsamlıdır. TMK’nun 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; TMK 26, 174, 287); bunların dışında BK’nun 49. maddesi uygulanır. TMK’nın 24. ve BK’nın 49. maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıklar, açıklanan olgularla çerçevelendirildiğinde, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalması durumunda manevi tazminat isteği reddedilmelidir.” şeklindeki hükümlerden de anlaşıldığı üzere davacının tazminat isteminin reddi hukuka uygundur.

Müvekkilimizin başka biriyle resmi nikah yapmış olmasının davacı küçüklerin iç huzurunu bozacak, onların kişilik haklarını ihlal edecek nitelikte bir olgu değildir. Şu durumda yerel mahkemece, çocuklar yönünden manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi de hukuka uygundur.

Olay nedeni ile davacıların tazminat istemlerinin reddi son derece isabetlidir. Davacıların bu anlamda itirazı haksız ve yersizdir.

İSTEM SONUCU     :Yukarıda belirttiğimiz sebep ve gerekçelerle re’sen nazara alınacak hususlar dikkate alınarak;

  • Mahalli mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesine,
  • Vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine,
  • Kötüniyetle istinafa başvuran karşı tarafın 329. madde gereğince giderlere ve cezaya mahkum edilmesine karar verilmesini, arz ve talep ederiz.

İSTİNAF YOLUNA BAŞVURANA CEVAP VEREN

DAVALI/DAVALILAR VEKİLİ

Av. Salih BİROL

 

İstinaf Başvurusu Nasıl Yapılır – İdare

USUL YÖNÜNDEN;

Dilekçelerde;

  1. Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,
  2. Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller,
  3. Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi,
  4. Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktar,
  5. Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarası, gösterilir (2577 S. K. m. 3)

Davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması halinde, yeni adresin bildirilmesine kadar dava dosyası işlemden kaldırılır ve varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde yeni adres bildirilmek suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. (2577 S. K. m. 26)

Dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örnekleri dava dilekçesine eklenir. Dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örnekleri karşı taraf sayısından bir fazla olur. (2577 S. K. m. 3)

İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz.(2577 S. K. m. 45)

İstinaf, temyizin şekil ve usullerine tabidir. İstinaf başvurusuna konu olacak kararlara karşı yapılan kanun yolu başvurularında dilekçelerdeki hitap ve istekle bağlı kalınmaksızın dosyalar bölge idare mahkemesine gönderilir.(2577 S. K. m. 45)

Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.(2577 S. K. m. 45)

Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında  yeniden  bir  karar  verir. İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilir. İstinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir.(2577 S. K. m. 45)

Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir.(2577 S. K. m. 45)

Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir.Bu kararlar, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilir ve bu mahkemelerce yedi gün içinde tebliğe çıkarılır.(2577 S. K. m. 45)

İstinaf başvurusuna konu edilen kararı veren ya da karara katılan hâkim, aynı davanın istinaf yoluyla bölge idare mahkemesince incelenmesinde bulunamaz.(2577 S. K. m. 45)

İvedi yargılama usulüne tabi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamaz.(2577 S. K. m. 45)

ESAS YÖNÜNDEN;

Danıştayda veya idari mahkemelerde dava açılması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz. (2577 S. K. m. 27)

Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar yeterince açık değilse, yahut birbirine aykırı hüküm fıkralarını taşıyorsa, taraflardan her biri kararın açıklanmasını veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2577 S. K. m. 29)

Danıştay ve bölge idare mahkemesince görev ve yetki uyuşmazlıkları ile ilgili olarak verilen kararlar kesindir. (2577 S. K. m. 43)

Temyiz veya istinaf yoluna başvurulmuş olması, hakim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların teminat karşılığında yürütülmesinin durdurulmasına temyiz istemini incelemeye yetkili Danıştay dava dairesi, kurulu veya istinaf başvurusunu incelemeye yetkili bölge idare mahkemesince karar verilebilir. (2577 S. K. m. 52)

Temyiz ve istinaf incelemesi sırasında yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar kesindir.(2577 S. K. m. 52).

Kararın bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden durdurur.(2577 S. K. m. 52).

 

İstinaf Başvurusuna Cevap Dilekçesi – İdare 

 

ADANA …… BÖLGE İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’ NA

Sunulmak Üzere

ADANA … İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’ NA

 

CEVAP VEREN DAVALI                         :                                                                        

İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN DAVACI/DAVACILAR:        

VEKİLİ                                                         :

TALEBİN KONUSU                                   :Davacı…’nın …İdare Mahkemesi’nin …/…/…. Gün ve …/… E.  …/… K.   sayılı kararına karşı istinaf kanun yolu başvurusuna cevaplarımızdan ibarettir.

İSTİNAF DİLEKÇESİ TEBLİĞ TARİHİ  : …/…/…

KARARIN ÖZETİ                                       :Davacı… müsteşar yardımcılığı yapmakta iken, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’ne müşavir olarak atanmasına ilişkin işlemin iptalini talep etmiş …İdare Mahkemesi’nin …/…/…. Gün ve …/… E.  …/… K.   sayılı kararı ile davacının talebi reddedilmiştir.

CEVAPLAR VE AÇIKLAMALAR           :       

1- Davacı … müsteşar yardımcılığı yapmakta iken, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’ne müşavir olarak atanmasına ilişkin işlemin iptalini istemiş … İdare Mahkemesi’nce red kararı verilmiştir.

2- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/G maddesinde; memurun brüt aylığından 1/30 ile 1/8 arasında kesinti yapılmasını gerektiren eylem ve durumlar aynı Kanunun 125/B maddesinde ise eylemin ağırlık derecesine göre memurun bulunduğu kademede ilerlemesinin 1-3 yıl durdurulmasını gerektiren eylem ve durumlar sayılmış, Kanunun <Uygulama> başlıklı 132. maddesinin 4. fıkrasında, kendilerine disiplin cezası olarak aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilenlerin, valilik, büyükelçilik, müsteşarlık, müsteşar yardımcılığı, genel müdürlük, genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlığı görevlerine atanamayacakları öngörülmüştür. Böylece, Kanun ile aylıktan kesme ve/veya kademe ilerlemesini durdurma cezası alanların atanamayacakları görevler sayılmıştır.

3- Davacı …. Müsteşar yardımcılığı yaptığı dönem ile ilgili olarak yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen …/…/… tarih ve … sayılı soruşturma raporu (EK-1) uyarınca, davacıya uyarma ve kınama cezası verilerek ayrıca, kuruma iş yapan bir müteahhide cep telefonu ve hattı aldırdığı, kuruma bağış yapılan bu telefon ve hattı kendi ihtiyaçları için kullandığı gerekçesiyle 1/15 oranında aylıktan kesme cezası verilmiştir.

4- 657 sayılı Kanun’un yukarıda açıklanan 132. maddesinde; aylıktan kesme ve/veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alanların atanamayacakları görevler arasında müsteşar yardımcılığı görevi sayıldığına göre, müsteşar yardımcılığı görevi için aranan koşullardan birini yitirdiği açıktır. Davacının almış olduğu disiplin cezalarına konu eylemleri 657 sayılı Kanun’un 76. maddesi uyarınca davacının müsteşar yardımcılığı görevinden alınmasını gerektirir nitelikte eylemler olduğundan İdare mahkemesinin …/…/…. Gün ve …/… E. …/… K.   sayılı kararının kaldırılarak esas hakkında hukuka uygun bir karar verilmesi istemi yersiz olup istinaf talebinin reddi gerekmektedir.

DAYANILAN DELİLLER                         :

  • …/…/… tarih ve … sayılı soruşturma raporu

İSTEM SONUCU  :Yukarıda belirttiğimiz sebep ve gerekçelerle re’sen nazara alınacak hususlar dikkate alınarak;

  • İdare mahkemesinin …/…/…. Gün ve …/… E. …/… K.   sayılı kararın usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesine,
  • Vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine, arz ve talep ederiz.

İSTİNAF YOLUNA BAŞVURANA CEVAP VEREN

DAVALI/DAVALILAR VEKİLİ

Av. Salih BİROL

EKLER:

  • …/…/… tarih ve … sayılı soruşturma raporu

 

Temyiz ( Yargıtay ) Kanun Yoluna Başvuru Nasıl Yapılır? – İdare 

USUL YÖNÜNDEN;

Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması halinde kararı veren; merci tarafından verilecek yedi günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, ilgili merci, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması veya kesin bir karar hakkında olması halinde de kararı veren merci, temyiz isteminin reddine karar verir. İlgili merciin bu kararları ile bu maddenin 2 nci fıkrasında belirtilen temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına ilişkin kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. (2577 S. K. m. 48)

Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin ödenmemiş olduğu, dilekçenin 3 üncü madde esaslarına göre düzenlenmediği, temyizin kanuni süre içinde yapılmadığı veya kesin bir karar hakkında olduğunun anlaşıldığı hâllerde, 2 ve 6 ncı fıkralarda sözü edilen kararlar, dosyanın gönderildiği Danıştay’ ın ilgili dairesi ve kurulunca, kesin olarak verilir. (2577 S. K. m. 48)

Dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrak, Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın asliye hukuk hakimliklerine veya yabancı memleketlerde Türk konsolosluklarına verilebilir. (2577 S. K. m. 4)

Temyiz istemleri Danıştay Başkanlığına hitaben yazılmış dilekçeler ile yapılır.(2577 S. K. m. 48)

Temyiz dilekçelerinin 3 üncü madde esaslarına göre düzenlenmesi gereklidir, düzenlenmemiş ise eksikliklerin on beş gün içinde tamamlatılması hususu, kararı veren Danıştay veya bölge idare mahkemesince ilgiliye tebliğ olunur. Bu sürede eksiklikler tamamlanmazsa temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına Danıştay veya bölge idare mahkemesince karar verilir. (2577 S. K. m. 48)

ESAS YÖNÜNDEN;

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarıyla bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında vermiş oldukları kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa bile Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir:

  1. Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları.
  2. Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar.
  3. Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları.
  4. Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları.
  5. Müşterek kararnameyle yapılan atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri ile daire başkanı ve daha üst düzey kamu görevlilerinin atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri hakkında açılan iptal davaları.
  6. İmar planları, parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar.
  7. Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca itiraz üzerine verilen kararlar ile 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
  8. Maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile ilgili mevzuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davalar.
  9. Ülke çapında uygulanan öğrenim ya da bir meslek veya sanatın icrası veyahut kamu hizmetine giriş amacıyla yapılan sınavlar hakkında açılan davalar.
  10. Liman, kruvaziyer limanı, yat limanı, marina, iskele, rıhtım, akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı boru hattı gibi kıyı tesislerine işletme izni verilmesine ilişkin mevzuatın uygulanmasından doğan davalar.
  11. 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanunun uygulanmasından ve 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan davalar.
  12. 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
  13. 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
  14. Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili olarak alınan kararlara karşı açılan davalar. (2577 S. K. m. 46)

Temyiz dilekçeleri, ilgisine göre kararı veren bölge idare mahkemesine, Danıştaya veya 4 üncü maddede belirtilen mercilere verilir ve kararı veren bölge idare mahkemesi veya Danıştayca karşı tarafa tebliğ edilir. Karşı taraf tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde cevap verebilir. Cevap veren, kararı süresinde temyiz etmemiş olsa bile düzenleyeceği dilekçesinde, temyiz isteminde bulunabilir. Bu takdirde bu dilekçeler temyiz dilekçesi yerine geçer. (2577 S. K. m. 48)

Kararı veren Danıştay veya bölge idare mahkemesi, cevap dilekçesi verildikten veya cevap süresi geçtikten sonra dosyayı dizi listesine bağlı olarak, Danıştaya veya kurula gönderir. (2577 S. K. m. 48)

Yürütmenin durdurulması isteği bulunan temyiz dilekçeleri, karşı tarafa tebliğ edilmeden dosya ile birlikte, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmek üzere kararı veren bölge idare mahkemesince Danıştay Başkanlığına, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, görevli dairece konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kuruluna gönderilir. Danıştayda görevli daire veya kurul tarafından yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verildikten sonra tebligat bu daire veya kurulca yapılarak dosya tekemmül ettirilir. (2577 S. K. m. 48)

Danıştayda veya idari mahkemelerde dava açılması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz. (2577 S. K. m. 27)

Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. (2577 S. K. m. 28)

Görevsizlik sebebiyle gönderilen dosyalarda Danıştay, davayı görevi içinde görmezse dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verir. (2577 S. K. m. 43)

Temyiz veya istinaf yoluna başvurulmuş olması, hakim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların teminat karşılığında yürütülmesinin durdurulmasına temyiz istemini incelemeye yetkili Danıştay dava dairesi, kurulu veya istinaf başvurusunu incelemeye yetkili bölge idare mahkemesince karar verilebilir. (2577 S. K. m. 52)

Temyiz ve istinaf incelemesi sırasında yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar kesindir.(2577 S. K. m. 52).

Kararın bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden durdurur.(2577 S. K. m. 52).

İstinaf Başvurusuna Cevap Veren ve Katılma Yoluyla Temyize Başvuru Dilekçesi  – İdare

 

… DANIŞTAY BAŞKANLIĞI’ NA

Sunulmak Üzere

…… BÖLGE İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’ NA

 

CEVAP VEREN ve KATILMA YOLUYLA TEMYİZ BAŞVURUSUNDA BULUNAN DAVALI                                                 :

VEKİLİ                                                  :          

ASIL TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURAN DAVACI:

VEKİLİ                                                  :

TALEBİN KONUSU                            : (…) İdare Mahkemesi’nin …/…/…. Gün ve …/… E.  …/… K. sayılı kararının (…) Bölge İdare Mahkemesi tarafından incelenmesi sonucunda istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararına karşı temyiz kanun yolu başvurusuna cevaplarımız ve katılma yolu ile temyiz kanun yoluna başvurma talebimizden ibarettir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ

ÖZETİ                                                 : Davacı… müsteşar yardımcılığı yapmakta iken, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’ne müşavir olarak atanmasına ilişkin işlemin iptalini talep etmiş …İdare Mahkemesi’nin …/…/…. Gün ve …/… E.  …/… K.   sayılı kararı ile davacının işlemin iptali talebi kabul edilmiş ancak manevi tazminat talebi reddedilmiştir.

BÖLGE İDARE MAHKEMESİ KARARININ

ÖZETİ                                                         : Başvurunun esastan reddi      

KARARIN TEBLİĞ TARİHİ                     : …/…/…

TEMYİZ DİLEKÇESİ TEBLİĞ TARİHİ : …/…/…

CEVAPLAR  VE AÇIKLAMALAR          :

1- Davacı … müsteşar yardımcılığı yapmakta iken, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’ne müşavir olarak atanmasına ilişkin işlemin iptalini istemiş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. … İdare Mahkemesi’nce davacının ilgili müsteşar yardımcılığı görevine iade edilmesine manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

2- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/G maddesinde; memurun brüt aylığından 1/30 ile 1/8 arasında kesinti yapılmasını gerektiren eylem ve durumlar aynı Kanunun 125/B maddesinde ise eylemin ağırlık derecesine göre memurun bulunduğu kademede ilerlemesinin 1-3 yıl durdurulmasını gerektiren eylem ve durumlar sayılmış, Kanunun <Uygulama> başlıklı 132. maddesinin 4. fıkrasında, kendilerine disiplin cezası olarak aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilenlerin, valilik, büyükelçilik, müsteşarlık, müsteşar yardımcılığı, genel müdürlük, genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlığı görevlerine atanamayacakları öngörülmüştür. Böylece, Kanun ile aylıktan kesme ve/veya kademe ilerlemesini durdurma cezası alanların atanamayacakları görevler sayılmıştır.

3- Davacı …. Müsteşar yardımcılığı yaptığı dönem ile ilgili olarak yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen …/…/… tarih ve … sayılı soruşturma raporu uyarınca, davacıya uyarma ve kınama cezası verilerek ayrıca, kuruma iş yapan bir müteahhide cep telefonu ve hattı aldırdığı, kuruma bağış yapılan bu telefon ve hattı kendi ihtiyaçları için kullandığı gerekçesiyle 1/15 oranında aylıktan kesme cezası verilmiştir.

4- 657 sayılı Kanun’un yukarıda açıklanan 132. maddesinde; aylıktan kesme ve/veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alanların atanamayacakları görevler arasında müsteşar yardımcılığı görevi sayıldığına göre, müsteşar yardımcılığı görevi için aranan koşullardan birini yitirdiği açıktır. Davacının almış olduğu disiplin cezalarına konu eylemleri 657 sayılı Kanun’un 76. maddesi uyarınca davacının müsteşar yardımcılığı görevinden alınmasını gerektirir nitelikte eylemler olduğundan söz konusu kanun maddeleri gözetilmeksizin verilen İdare mahkemesinin …/…/…. Gün ve …/… E. …/… K.   sayılı kararının kaldırılarak esas hakkında hukuka uygun bir karar verilmesi gerekirken istinaf başvurunun esastan reddi hukuka aykırıdır.

DAYANILAN DELİLLER :

  • …/…/… tarih ve … sayılı soruşturma raporu

İSTEM SONUCU     :Yukarıda belirttiğimiz sebep ve gerekçelerle re’sen nazara alınacak hususlar dikkate alınarak;

  • (…) Bölge İdare Mahkemesi’ nin … Tarih, … Esas, … Karar sayılı kararına karşı davacının temyiz kanun yolu başvurusuna katılma talebimizin kabulüne,
  • (…) Bölge İdare Mahkemesi tarafından verilen red kararının usul ve yasaya aykırı hususlarının belirttiğim sebep ve gerekçelerle müvekkilimiz lehine ortadan kaldırılmasına karar verilmesini arz ve talep ederiz.

TEMYİZ YOLUNA BAŞVURANA CEVAP VEREN

KATILMA YOLUYLA TEMYİZ YOLUNA BAŞVURAN

DAVALI VEKİLİ

Av. Salih BİROL

 

 

Tehdit Suçu ve Cezası Nedir?

Suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığı’na veya kolluk makamlarına yapılabilir. Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikâyet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilir.

Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikâyette bulunulabilir. Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikâyet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilir.

İhbar veya şikâyet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir. Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikâyete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikâyetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur.

Şikayet hakkının hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için, şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların olması zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir.

Suç duyurusunda bulunulurken söz konusu suçun yasada sayılan maddi ve manevi unsurları değerlendirilmeli, suçun bütün unsurlarıyla ortaya çıktığına ilişkin iddialar maddeler halinde, gerçeğe uygun bir bütünlük içerisinde ortaya konmalı, kişisel değerlendirmelerden ve hukuki sorumluluk doğurabilecek ifadelerden kaçınılmalıdır.

Tehdit Suçu ve Cezası  

Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur (5237 S. K. m. 106).

Tehdidin;

  1.  Silahla,
  2. Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
  3. Birden fazla kişi tarafından birlikte,
  4. Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,

İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (5237 S. K. m. 106).

Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir (5237 S. K. m. 106).

 

Silahla Tehdit ve Hakaret Suçu Şikayet Dilekçesi Örneği 

ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

 

YAKINAN

:

……….

VEKİLİ

:

……….

ŞÜPHELİ

:

……….

SUÇ

:

Silahla Tehdit ve Hakaret Suçları

SUÇ TARİHİ

:

 

AÇIKLAMALAR               :

 1-) Müvekkilim … … … adresinde bulunan konutunda doğal gaz dönüşümü yaptırmak istemiş ve bu amaçla evde çalışmalara başlanmıştır. …/…/… tarihinde zemin karolarının kırılması sırasında çalışan hiltinin gürültüsünden rahatsız olan ve müvekkilin konutunun alt katında ikamet eden … … alt katın tavanına vurmuş ve bağırmış, bunun üzerine müvekkilim durumu anlatmak üzere … …’nin kapısına gitmiştir.

2-) Müvekkilim adabınca özür dileyerek çalışmanın iki gün içerisinde biteceğini anlatmaya çalışmışsa da şüpheli … … asabi davranışlarıyla ortamı germiştir. Karşılıklı bağrışmaya dönüşen tartışmanın ortasında şüpheli … … bir ara içeri girmiş ve hemen ardından elindeki bıçakla geri dönmüş, bıçağı müvekkilime doğrultarak “O makine bugün bir kez daha çalışırsa sonuçlarına katlanırsın!  Sıkıyorsa çalıştır! Çalıştırmayan şerefsizdir! Sende o g.t var mı?!” şeklinde sözler sarfederek bağırmıştır. Olaya şüphelinin karşı komşusu … … ve eşi … …  ile apartman kapıcısı … … de tanık olmuştur.

3-) Yukarıda anlattığımız oluşa göre müvekkilime karşı silahla tehdit ve hakaret suçlarını işlemiş bulunan … … hakkında şikayetçiyiz ve dava açılmasını talep etmekteyiz.

HUKUKİ NEDENLER      : 5237 S. K.  m. 106, 125 ve ilgili mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER        : Tanık beyanları ve diğer deliller.

SONUÇ VE İSTEM                        : Yukarıda açıklanan nedenlerle şüphelinin müvekkilime karşı gerçekleştirmiş olduğu fiiller nedeniyle cezalandırılması için kamu davası açılmasına karar verilmesini saygıyla talep ederiz.  ……….

Yakınan Vekili

   Avukat Salih BİROL

Silahla Tehdit Suçu Şikayet Dilekçesi Örneği 

ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

                                                                                                                     

YAKINAN   

:

……….

VEKİLİ

:

……….

……….

ŞÜPHELİ

:

……….

SUÇ

:

Silahla Tehdit

SUÇ TARİHİ          

:

…/../…

AÇIKLAMALAR               :

1-) Müvekkilimiz … … … adresinde bulunan konutunda doğal gaz dönüşümü yaptırmak istemiş ve bu amaçla evde çalışmalara başlanmıştır. …/…/… tarihinde zemin karolarının kırılması sırasında çalışan hiltinin gürültüsünden rahatsız olan ve müvekkilin konutunun alt katında ikamet eden şüpheli … … ile tartışma yaşamıştır.

2-) Şüphelinin yaşanan bu tartışmanın gerçekleştiği akşam müvekkilimizin  evinin önüne akşam …:… saatlerinde alkollü olarak gelerek müvekkilimiz ve aile fertlerine karşı olarak “bu gece seni öldüreceğim, bu gece hepinizi temizleyeceğim… Sıkıyorsa ondan sonra bir daha gürültü yap bakalım” gibi sözler söyleyerek önce tüfeği müvekkilimize doğru yöneltip, daha sonra da havaya doğru iki el ateş etmiştir.

3-) Yukarıda anlattığımız oluşa göre müvekkilimize karşı silahla tehdit işlemiş bulunan şüpheli … … hakkında belirtilen suçun oluşmuş bulunmasından dolayı şikayet dilekçesinin verilmesi zorunlu hale gelmiştir.

HUKUKİ NEDENLER      : 5237 S. K.  m. 106 ve ilgili mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER        : Tanık beyanları ve diğer deliller.

SONUÇ VE İSTEM            : Yukarıda açıklanan nedenlerle şüphelinin müvekkilimize karşı gerçekleştirmiş olduğu fiiller nedeniyle cezalandırılması için kamu davası açılmasına karar verilmesini saygıyla talep ederiz.

Yakınan Vekili

   Avukat Salih BİROL

                                              

BKNZ.

4.CD 2011/4806 E. 2011/4935 K.

YCGK. 2010/4-199 E. 2010/249 K.

4.CD 2010/3999 E. 2010/5160 K.

4.CD 2010/15709 E. 2010/12345 K.|D1149|

Tehdit Suçu Yargıtay Kararı -1

T.C. YARGITAY, 4.Ceza Dairesi , Esas: 2011/4806, Karar: 2011/4935, Karar Tarihi: 12.04.201

TEHDİT SUÇU – EYLEMİN SİLAHLA YAPILMASI – SANIĞIN OLAY ÖNCESİ TARTIŞTIĞI MÜŞTEKİLERİN EVİNİN ÖNÜNE ALKOLLÜ GELMESİ – EN AĞIR CEZAYI GEREKTİREN SİLAHLI TEHDİT SUÇUNDAN DOLAYI MAHKUMİYET KARARI VERİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Sanığın olay öncesi tartıştığı müştekilerin evinin önüne akşam saatlerinde alkollü olarak gelerek müştekilere karşı <bu gece seni öldüreceğim, bu gece hepinizi temizleyeceğim> gibi sözler söyleyerek önce tüfeği müşteki N.’e doğru yöneltip, sonrada havaya doğru iki el ateş etmek suretiyle gerçekleştiği kabul edilen eyleminin, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla yakınana karşı işlenen zincirleme silahlı tehdit ve kuşku, kaygı, panik yaratacak şekilde silahla ateş etme suçlarını oluşturacağı ancak, en ağır cezayı gerektiren silahlı tehdit suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ve yasal olmayan hukuki nitelendirme ile silahlı tehdit ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilmesi bozmayı gerektirir.

(5237 S. K. m. 43, 44, 51, 106)

Dava ve Karar: Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- Sanığın olay öncesi tartıştığı müştekilerin evinin önüne akşam saatlerinde alkollü olarak gelerek müştekilere karşı <bu gece seni öldüreceğim, bu gece hepinizi temizleyeceğim> gibi sözler söyleyerek önce tüfeği müşteki N.’e doğru yöneltip, sonrada havaya doğru iki el ateş etmek suretiyle gerçekleştiği kabul edilen eyleminin, TCY.’nın 106/2-a, 43/2. maddelerine uyan, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla yakınana karşı işlenen zincirleme silahlı tehdit ve kuşku, kaygı, panik yaratacak şekilde silahla ateş etme suçlarını oluşturacağı ancak, TCY.’nın 44. maddesi uyarınca en ağır cezayı gerektiren silahlı tehdit suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ve yasal olmayan hukuki nitelendirme ile silahlı tehdit ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilmesi,

2- Kabule göre de, sanık hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan kumlan hüküm yönünden;

Sanığın, 3 aydan fazla hapis cezasına ilişkin adli sicil kaydının bulunmaması karşısında, 5237 sayılı TCY.’nın 51. maddesinin uygulama olanağının, <sanığın yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık> ölçütüne göre değerlendirilip tartışılması gerekirken, suçun işleyiş biçimi, kişiliği, suç sebep ve saikleri, kastın yoğunluğu gibi yasal olmayan gerekçeyle hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi,

Sonuç: Yasaya aykırı ve sanık B.A. müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye kısmen aykırı olarak hükümlerin BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Tehdit Suçu Yargıtay Kararı -2

T.C. YARGITAY Ceza Genel Kurulu , Esas: 2010/4-199, Karar: 2010/249, Karar Tarihi: 07.12.2010

TEHDİT SUÇU – HÜKMÜN SANIĞA TEBLİĞİNİN GEÇERLİ OLUP OLMADIĞI – SANIĞIN ADRESİNİN ARAŞTIRILMASI İÇİN EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNE MÜZEKKERE YAZILMASI – MÜZEKKEREDE SANIĞIN SADECE İDDİANAMEDE BELİRTİLEN ADRES BİLGİLERİNE YER VERİLDİĞİ

ÖZET: Tebligat Yasası’nın 35. maddesi gereğince sanığa gerekçeli kararın tebliği, maddenin uygulanma koşulları bulunmadığından geçersiz olup, sanığın öğrenme üzerine yaptığı temyiz isteminin yasal süresinde yapıldığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.

(5237 S. K. m. 43, 53, 62, 106) (5271 S. K. m. 37, 98, 199, 296) (4721 S. K. m. 19) (7201 S. K. m. 32, 35) (5490 S. K. m. 1) (Tebligat Tüzüğü m. 13) ……….

…….. TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Yargıtay C. Başsavcılığı ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; hükmün sanığa tebliğinin geçerli olup olmadığı, buna bağlı olarak da, Özel Dairenin temyiz isteminin reddine ilişkin kararının onanmasına dair kararının isabetli bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.

Dosyanın incelenmesinde;

Sanığın kolluk görevlilerince beyanının saptandığı 13.06.2007 tarihli şüpheli ifade tutanağında;

İkamet adresinin, Dadaşkent E… Yapı Kooperatifi C Blok Kat:3, No:5 Erzurum; İş adresinin ise, Erzurum iş Merkezi K/1, No:53 Hikmet Kırtasiye Erzurum, şeklinde belirlendiği, ayrıca cep ve sabit telefon numaralarının da saptandığı,

İddianamede de bu tutanaktaki ikamet adresinin belirtildiği,

İddianame ve duruşma günü bilgilerini içeren davetiyenin belirtilen adrese tebliğ için gönderildiği, bu adrese giden posta görevlisince davetiyenin, <muhatabın gösterilen adreste tanınmadığı ve mahalle muhtarlığındaki kayıtlarda ismine rastlamadığının muhtarın vermiş olduğu tasdikli imzalı beyanından anlaşıldığı> açıklaması ile mahkemesine iade edildiği,

Mahkemece 07.07.2008 tarihli oturumda sanığın adresinin araştırılması için Erzurum Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı,

09.07.2008 tarihli adres araştırması için yazılan müzekkerede sanığın sadece iddianamede belirtilen adres bilgilerine yer verildiği, iş adresi ve telefon bilgilerine yer verilmediği,

Bu ara kararı gereğince sanığın adres araştırmasını yapan kolluk görevlileri M. C. ve Ö. S. tarafından düzenlenen 22.07.2008 günlü tutanakta: <E… Yapı Kooperatifi, C Blok Kat 3, No:5 sayılı yerde sanığın ikamet etmediği, adreste T. Ö. ve S. H. isimli şahısların ikamet ettiği, çevreden ve komşulardan sorulduğunda sanığın tanınmadığının …> belirtildiği,

Mahkemece 11.11.2008 tarihli duruşmada sanığın savunmasının tespiti için hakkında CYY’nın 199 ve 98. maddeleri gereğince yakalama emri çıkartıldığı,

Sanık hakkında çıkarılan yakalama emrinin 19.01.2009 günü infaz edildiği,. 19.01.2009 günü yakalanan sanık hakkında re’sen celse açılarak savunmasının saptandığı ve sanığın salı verilerek duruşmanın 26.02.2009 gününe bırakıldığı,

Sanığın savunmasının saptandığı 19.01.2009 günlü duruşmada, yine adresinin E… Yapı Kooperatifi, C Blok, Kat 3, No: 5 Dadaşkent/ Erzurum olarak tutanağa geçirildiği,

26.02.2009 günü ise sanığın yokluğunda karar verilerek, gerekçeli kararın yine bu adrese tebliğe çıkarıldığı,

24.04.2009 günü bu adrese giden Posta Dağıtıcısı tarafından, tebligat mazbatasına <Gösterilen adreste muhatabın tanınmadığı, D. A. H.’nun sözlü beyanıyla anlaşılmış ilgili mahalle muhtarlığında kaydı olmadığı …> gerekçesiyle tebligat evrakını n mahkemesine iade edildiği,

Mahkemece bu kez aynı adrese 7201 sayılı Tebligat Yasasının 35. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğe çıkarıldığı, tebligat görevlisinin 16.05.2009 günü bu adresin kapısına tebligat evrakını yapıştırarak tebliğ işlemini gerçekleştirdiği,

Hükmün 26.05.2009 tarihinde kesinleştirilerek 27.05.2009 tarihinde infaza gönderildiği,

Sanığın 03.08.2009, 12.10.2009 tarihli dilekçelerine Yakutiye Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğünden almış olduğu <Yerleşim Yeri ve Diğer Adres Belgesi> başlıklı belgeleri sunduğu, bu belgelerden Sanığın Erzurum, Aziziye İlçesi, A… Mahallesi, E… Sokak, Dış Kapı No: 4, Kapı No: 6 sayılı yerde oturduğu bilgilerine yer verildiği, sanığın hükmün kendisine tebliğ edilmediğini belirterek, temyiz istemi ve infazın durdurulması talebinde bulunduğu,

Sanığın temyiz isteminin Erzurum 2. Asliye Ceza Mahkemesince 28.09.2009 gün ve 412-130 sayı ile, 5271 sayılı CYY’nın 296/1. maddesi uyarınca red edildiği, sanığa 09.10.2009 tarihinde tebliğ edilen red kararının da sanık tarafından yasal süresi içinde 12.10.2009 tarihinde temyiz edildiği, Özel Dairece yapılan incelemede, temyiz isteminin reddine ilişkin kararın onandığı, anlaşılmaktadır.

<Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti> başlığını taşıyan 7201 sayılı Tebligat Yasası’nın 35. maddesi; <Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.

Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır.

Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.

Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır> hükmünü taşımaktadır.

Tebligat Yasası’nın 35. maddesinin 1, 2 ve 3. fıkraları uyarınca yapılan tebliğin geçerli olabilmesi için, ilgilinin kendisine veya adına tebliğ yapılabilecek kimselere bu adreste yasanın gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olması, ilgilinin adresini değiştirmesine karşın yeni adresini yargı yerine bildirmemesi ve yeni adresin tebliğ memurunca da tespit edilememesi gerekmektedir.

Somut olayda, sanığın soruşturma aşamasında saptanan <E… Yapı Kooperatifi, C Blok Kat 3, No: 5 Dadaşkent/Erzurum> adresinde kendisine hiçbir tebliğ yapılmamış olup, sanığın bu adreste ikamet etmediği, duruşma davetiyesine ilişkin tebliğ belgesine verilen yanıt, kolluk görevlileri M. C. ve Ö. S. tarafından düzenlenen 22.07.2008 tarihli tutanak ve 24.04.2009 tarihli tebligat mazbatasına verilen meşruhatla sabittir. Bu itibarla 16.05.2009 tarihinde yapılan tebliği 7201 sayılı Tebligat Yasasının 35. maddesinin 1, 2 ve 3. fıkraları kapsamında geçerli saymak olanaksızdır.

Sanığın savunmasının saptandığı 19.01.2009 günlü oturumda adresi, <E… Yapı Kooperatifi, C Blok, Kat 3, No: 5 Dadaşkent/Erzurum> olarak saptanmış ise de, bu belirleme 7201 sayılı Yasanın 35. maddesinin 4. fıkrası kapsamında kabul edilemez, zira sanığın saptanan bu adreste ikamet etmediği daha önceden yapılan araştırma ile sabittir. Nitekim mahkemece de, bu adreste sanığa tebliğ yapılamaması nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkarılarak, savunması saptanabilmiştir. Hal böyle iken tutanaktaki bu beyanın sehven yazıldığının kabulünde zorunluluk bulunduğundan, 7201 sayılı Tebligat Yasasının 35/4. maddesi hükmünün de somut olayda uygulanma olanağı bulunmamaktadır.

Görüldüğü gibi 7201 sayılı Tebligat Yasası’nın 35. maddesi gereğince sanığa gerekçeli kararın tebliği, maddenin uygulanma koşulları bulunmadığından geçersiz olup, sanığın öğrenme üzerine yaptığı temyiz isteminin, aynı Yasanın 32. maddesi gereğince yasal süresinde yapıldığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.

Bu itibarla Yerel Mahkemece temyiz isteminin reddine ilişkin verilen karar ile bu kararı onayan Özel Daire ilamı isabetsiz olup, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 23.06.2010 gün ve 12215-12321 sayılı, temyiz isteminin reddine ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına ilişkin kararının kaldırılmasına, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Kurul Üyesi, yapılan tebliğin yasaya uygun olduğu gerekçesi ile itirazın reddi yönünde oy kullanmışlardır.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle,

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 23.06.2010 gün ve 12215-12321 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,

3- Dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.12.2010 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.

Tehdit Suçu Yargıtay Kararı -3

T.C. YARGITAY, 4.Ceza Dairesi, Esas: 2010/3999, Karar: 2010/5160, Karar Tarihi: 24.03.2010

SİLAHLA TEHDİT SUÇU – HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARINA KARŞI İTİRAZ YASA YOLUNUN ÖNGÖRÜLDÜĞÜ – DENETİM YETKİSİNİN YALNIZCA KOŞULLARIN İNCELENMESİYLE SINIRLI OLDUĞU – MAHKEMELERİN KENDİLİĞİNDEN YARGILAMA YAPAMAYACAKLARI

ÖZET: Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yasa yolu öngörülmüş ve bu nedenle itirazı incelemekle görevli merciin denetim yetkisinin yalnızca bu karara ilişkin objektif ve sübjektif koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemekle sınırlı bulunduğu kabul edilmekte ise de, hukuk sistemimizde, bir ceza uyuşmazlığının mahkemenin önüne cumhuriyet savcılığınca düzenlenen iddianame ile veya kanunlarca yetkili kılınan merciin kararıyla getirilmesi zorunlu bulunup, mahkemelerin kendiliğinden bir iddia ile ilgili olarak yargılama yetkisinin bulunamayacağı ve hükmün ancak iddianamede gösterilen fiil hakkında verilebileceği gözetilmeksizin, dava açılmayan eylem hakkında mahkumiyete ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi, bozmayı gerektirmiştir.

(5237 S. K. m. 62, 106) (5271 S. K. m. 225, 231, 309) (5560 S. K. m. 23)

Dava: Silahla tehdit suçundan sanık S’un 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a, 62/1-2. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/6. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 5 yıl süre ile denetime tâbi tutulmasına dair K. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.07.2009 tarihli ve 2007/54 esas, 2009/62 sayılı kararına karsı yapılan itirazın reddine ilişkin Ç. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.10.2009 tarihli ve 2009/962 değişik iş sayılı kararının Adalet Bakanlığınca 28.01.2010 gün ve 4561 sayılı yazı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.02.2010 gün ve 23305 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:

Tebliğnamede <Dosya kapsamına göre, K. Cumhuriyet Başsavcılığının 30.10.2007 tarihli ve 2007/344 soruşturma, 2007/130 esas, 2007/41 sayılı iddianamesi ile sanıklardan O. T.’ın hakaret ve silahlı tehdit suçlarından, diğer sanık S.’un ise hakaret suçundan cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açıldığı, mahkemece her iki sanık hakkında hakaret suçundan açılan davaların şikayetten vazgeçme sebebiyle düşürülmesine, sanık S. hakkında tehdit suçundan açılmış bir dava olmadığı halde, adı geçenin silahla tehdit suçundan mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmek suretiyle hükmün karıştırıldığı gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.> denilmektedir.

Karar: Gereği görüşüldü;

5560 sayılı Yasanın 23. maddesi ile CYY. nın 231. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu; mağdurun zararının karşılanmasını sağlaması ve daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti bulunmayan sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki davranışlarının gelecekte tekrar suç işlemeyeceği kanısını uyandırması durumunda, belirlenecek denetim süresi sonuna kadar başka bir suç işlememesi koşuluyla, verilen hükmün sonuçlarının doğmasını önlemesi ve böylece kişiye işlediği suçun sonuçlarıyla yüzleşip pişmanlık duyarak mağdur, zarar görenler ve toplum karşısında hukuk kurullarına uygun ve barış içerisinde yaşaması için yeni bir olanak sunan hukuksal bir kurumdur.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yasa yolu öngörülmüş ve bu nedenle itirazı incelemekle görevli merciin denetim yetkisinin yalnızca bu karara ilişkin objektif ve sübjektif koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemekle sınırlı bulunduğu kabul edilmekte ise de, hukuk sistemimizde, bir ceza uyuşmazlığının mahkemenin önüne cumhuriyet savcılığınca düzenlenen iddianame ile veya kanunlarca yetkili kılınan merciin kararıyla getirilmesi zorunlu bulunup, mahkemelerin kendiliğinden bir iddia ile ilgili olarak yargılama yetkisinin bulunamayacağı ve 5271 sayılı CYY. nın 225/1. maddesi uyarınca da hükmün ancak iddianamede gösterilen fiil hakkında verilebileceği gözetilmeksizin, dava açılmayan eylem hakkında mahkumiyete ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi, yasaya aykırı görüldüğünden,

Sonuç: 5271 sayılı CYY. nın 309/4. maddesi uyarınca; K Asliye Ceza Mahkemesinin 10.07.2009 tarihli ve 2007/54 esas 2009/62 sayılı kararının ve Ç. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.10.2009 tarihli ve 2009/962 değişik iş sayılı kararının yasa yararına BOZULMASINA, bozma doğrultusunda yeniden karar verilmek üzere müteakip işlemlerin K. Asliye Ceza Mahkemesince yerine getirilmesine 24.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Tehdit Suçu Yargıtay Kararı -4

T.C. YARGITAY, 4.Ceza Dairesi, Esas: 2010/15709, Karar: 2010/12345, Karar Tarihi: 23.06.2010

TEHDİT SUÇU – YASA YARARINA BOZMA İSTEMİ – SANIK HAKKINDA YARALAMA VE KAVGADA SİLAH ÇEKME SUÇLARINDAN DOLAYI DAVA AÇILDIĞI – SANIK HAKKINDA TEHDİT SUÇU NEDENİYLE AÇILMIŞ BİR DAVA BULUNMAMASINA KARŞIN MAHKUMİYET HÜKMÜ KURULMASI – HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Yasa yararına bozma isteğine konu dosyada, açıklanan iddianame içeriğine göre hangi sanık hakkında hangi eylemden dolayı dava açıldığının belirli olmadığı, fakat sevk maddelerine göre sanık M… T… hakkında yaralama ve kavgada silah çekme suçlarından dolayı dava açıldığının belirtildiği, mahkemenin ise kavgada silah çekme suçunun yaralamaya teşebbüs olarak nitelik değiştirdiğinin kabul edilmesine karşın, yaralama suçu nedeniyle hüküm kurulmadığı, fakat sanığın savunmasının alındığı tarihe göre beş yıllık dava zamanaşımının dolduğu ve bu hususta mahkemesince düşme kararı verilebileceğinin anlaşıldığı, diğer taraftan bu sanık hakkında tehdit suçu nedeniyle açılmış bir dava bulunmamasına karşın mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırı bulunmuştur.

(5237 S. K. m. 29, 35, 50, 52, 62, 86, 106) (5271 S. K. m. 225, 309) (765 S. K. m. 102)

Dava: Tehdit suçundan sanık M… T…’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1, 29, 62/1, 50/1, 52/2.maddeleri uyarınca 1.800.00 yeni Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Kahramanmaraş 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 30.06.2008 tarihli ve 2004/589 esas, 2008/727 sayılı kararının Adalet Bakanlığınca 11.05.2010 gün ve 2010/29919 sayılı yazısı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.05.2010 gün ve 2010/121810 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:

Karar: Tebliğnamede <Tüm dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 225/1.maddesindeki <Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.> şeklindeki düzenlemeye göre, 28.05.2004 tarihli Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede sanık hakkında tehdit suçundan açılmış bir dava olmadığı gibi, iddianame anlatımında da tehdit eyleminden bahsedilmediği halde yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir> denilmektedir.

Gereği görüşüldü;

İncelenen dosyada, 28.5.2004 tarihli iddianamenin sevk maddesinde sanıklardan M… T… hakkında yaralama ve kavgada silah çekme suçları nedeniyle, M… B… hakkında yaralama ve A. B…… adındaki sanık hakkında tehdit suçu nedeniyle kamu davasının açıldığı belirtilmesine karşın, davaya konu eylemlerin anlatıldığı bölümde;

<Olay günü saat 14’00 sıralarında işyeri önünde otururken sanıkların müştekiyi M… B…’in silah çektiğini, ellerinde sopalarla saldırdıklarını, kendini korumak için dükkana girdiğini sanıkların da ayakkabı dükkanına girip emanetin 2004/505 sırasında kayıtlı ekmek bıçağı ile M… T…’un yaralayıp sopa ile dövdükleri dövdüklerini kendisini darp eden sanıklardan M… B…’in elindeki sopa ile saldırdıkları bu nedenle sanıklardan şikayetçi olduğunu incelenen hazırlık evrakı, sanıkların ikrarı, doktor raporları, dinlenen tanık beyanlarına göre sanıkların suçu sübut bulunmakla……> şeklinde olayın açıklandığı, bu anlatıma göre hangi sanık hakkında hangi eylem nedeniyle dava açıldığının belirli olmamasına karşın, sevk maddelerine göre mahkemenin; sanıklar M… B…’in ve M… B…’in, yakınan sanık M… T…u yaralama suçu nedeniyle cezalandırılmasına, yakınan sanık M… T…’un ise hakkında kavgada silah çekme suçundan açılan dava yönünden, suçun nitelik değiştirmesi nedeniyle eylemin yakınan sanık M… B…’i yaralamaya teşebbüs suçunu oluşturacağı görüşüyle TCY.nın 86/2, 86/3-e, 35,29, 52. Maddeleri uyarınca 600 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verdiği, ayrıca her ne kadar iddianamede A.Bilgiç adındaki bir sanığın tehdit suçundan cezalandırılması istenmekte ise de, bu isimde bir sanığın olmaması ve iddianame eklerine ve oluşa göre tehditle ilgili suçlamanın sanık M… T… hakkında olduğu gerekçesiyle bu sanık hakkında TCY.nın 106/1, 29, 50. Maddeleri gereği 1.800 YTL adli para cezasına hükmedildiği anlaşılmaktadır.

CYY. nın 225/1. maddesi uyarınca; <hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve fail hakkında verilir.> Dolayısıyla, yargılama hukukumuzda kabul edilen sisteme göre, mahkemenin hakkında dava açılmayan bir konuda yargılama yapması ve hüküm kurması olanaklı bulunmamaktadır.

Sonuç: Yasa yararına bozma isteğine konu dosyada, açıklanan iddianame içeriğine göre hangi sanık hakkında hangi eylemden dolayı dava açıldığının belirli olmadığı, fakat sevk maddelerine göre sanık M… T… hakkında yaralama ve kavgada silah çekme suçlarından dolayı dava açıldığının belirtildiği, mahkemenin ise kavgada silah çekme suçunun yaralamaya teşebbüs olarak nitelik değiştirdiğinin kabul edilmesine karşın, yaralama suçu nedeniyle hüküm kurulmadığı, fakat sanığın savunmasının alındığı 13.1.2005 tarihine göre 765 sayılı TCY. nın 102/4. maddesindeki 5 yıllık dava zamanaşımının dolduğu ve bu hususta mahkemesince düşme kararı verilebileceğinin anlaşıldığı, diğer taraftan bu sanık hakkında tehdit suçu nedeniyle açılmış bir dava bulunmamasına karşın mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırı bulunduğundan 5271 sayılı CYY’nın 309/4-d maddesi uyarınca; Kahramanmaraş 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 30.6.2008 tarih ve 727 sayılı kararının Yasa Yararına BOZULMASINA, bozulan kararda sanık M… T… hakkında tehdit suçu nedeniyle TCY. nın 106/1, 29, 50. maddeleriyle kurulan 1.800 YTL adli para cezası şeklindeki hüküm fıkrasının karardan çıkartılması suretiyle yasaya aykırılığın giderilmesine, karardaki öbür hususların olduğu gibi bırakılmasına, 23.06.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 

Süre Tutum Dilekçesi Örneği İstinaf 

 

…. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE

Gönderilmek Üzere

… CEZA MAHKEMESİ’NE

 

DOSYA NO                                      : …/…E.

SÜRE TUTUM İSTEMİNDE

BULUNAN SANIK                        :

MÜDAFİİ                                         :

ADRESİ                                           :

SUÇ                                                   :

SUÇ TARİHİ                                   : …/…/…

KARAR TARİHİ                            : …/…/…

KONU                                               : …Ceza Mahkemesi’nin …/…/… gün …/… E. …/… K. sayılı kararının istinaf incelemesine yönelik süre tutum istemimizi içerir dilekçedir.

AÇIKLAMALAR                           :

  1. Mahkemenizin yukarıda belirtilen esasında kayıtlı bulunan dosyanın …/…/… tarihinde yapılan son duruşmasında, iddia makamının mütalaası doğrultusunda[1], üzerine atılı bulunan suçtan dolayı müvekkil sanığın mahkumiyetine karar verilmiştir.
  2. Sayın mahkemenizin yukarıda numarası yazılı kararının eksik inceleme sonucu alındığı, dolayısıyla usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatindeyiz.
  3. Usul gereği, istinaf yoluna başvurma süresinin hükmün açıklanmasıyla başlaması nedeniyle, iş bu süre tutum dilekçesini mahkemenize sunmak zorunluluğu doğmuştur. Gerekçeli kararın tarafımıza tebliğini müteakip hazırlayacağımız ayrıntılı istinaf dilekçemizi  sunacağız. 

SONUÇ VE İSTEM                                    : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, müvekkil sanık hakkında verilen karara ilişkin istinaf başvurusunda bulunduğumuzu bildiriyor, istinaf yoluna başvurma süresinin korunmasını teminen, işbu süre tutum dilekçesini mahkemenizin tetkikine sunuyoruz.  …/…/…                                                                         

            Sanık Müdafii 

Av. Salih BİROL

Ceza Kararlarında İstinaf Süresi Ne Kadar?

İstinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır. (5271 S. K. m. 273)

Süresi içinde yapılan istinaf başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller. (5271 S. K. m. 275)

Re’sen İstinaf Mahkemesince İncelenen Hükümler Nelerdir?

İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re’sen incelenir. (5271 S. K. m. 272)

Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararlarına karşı da hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabilir. (5271 S. K. m. 272)

İstinaf Yoluna Başvurulamayan Hükümler Nelerdir?

Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine, üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine, kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere, karşı istinaf yoluna başvurulamaz. Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. (5271 S. K. m. 272)

 

Sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanların dilekçe veya beyanında, başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme yapılmasına engel olmaz. (5271 S. K. m. 273)

Eski Hale Getirme İsteminde Bulunulan Haller?

Sanık, yokluğunda aleyhine verilen hükümlere karşı eski hâle getirme isteminde bulunabilir. Eski hâle getirme süresi içinde de istinaf süresi işler. Sanığın eski hâle getirme isteminde bulunduğu hâllerde, ayrıca istinaf isteminde bulunması gerekir. Bu hâlde istinaf istemi ile ilişkili işler, eski hâle getirme istemi hakkında karar verilinceye kadar ertelenir. (5271 S. K. m. 274)

Hükmü veren mahkemece reddedilmeyen istinaf dilekçesi veya beyana ilişkin tutanağın bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevabını verebilir. (5271 S. K. m. 277)

İstinaf yoluna yalnız sanık lehine başvurulmuşsa, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.(5271 S. K. m. 283)

 

 

Tehdit Suçu Nedir? Tehdit Suçunda Ne Ceza Verilir?

Tehdit Suçu Nedir? Tehdit Suçunda Ne Ceza Verilir?

Tehdit suçu ve cezası, Adana ceza avukatlığı alanındaki  Avukat Salih Birol Hukuk Bürosu‘ nun çalışma alanlarından biri de ceza hukukundaki suç tipleridir. Nitelikli tehdit suçunun unsurları bu iki konu başlıklarını açıklayalım.

Tehdit; Mağdurun karar ya da hareket özgürlüğünü tehlikeye koyan bir fiildir. Tehdit suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun tehdit başlıklığı altında 106. Maddesi ile düzenleme alanı bulmaktadır. Read More